Cehaletime verin ancak merak ettiğim bir şey var. Alperen'in ne gibi bir başarısı var da direkt olarak NBA'ye gidiyor ? Neyi ispat etti de ben gözden kaçırdım ? Sadece TR'de iyi bir istatistik tutturdu. En azından bir sene olsun Eurolig tecrübesi gerekmez miydi ? EL arenasında sertliği görüp güzel bir tecrübe ile ısınması gerekmez miydi ? Şimdi maziye dönüp bakıyorum; Furkan Korkmaz için buradan Boğaz Köprüsü'ne methiyeler vardı süperstar olacak diye. E gelinen noktaya bakıyorum... Cedi keza öyle, reklam yıldızı olup çıktı. Hatta Kenan Sipahi bile MVP ödülleriyle göklere çıkartılmıştı... Ben en azından bir Doncic kadar olmasa da Garuba gibi kendini EL'de bir pişirmesini beklerdim. Banvit'ten Beşiktaş'a gelip ligde bir sezon iyi istatistik yapmak ne kadar yeterli bilmiyorum ve de çok şaşkınım. Furkan Aldemir bu mevkinin son ağababasıydı onu da gördük. Ribaund canavarıydı adam ama olmadı, ki bence berbat da gitmiyordu.
Alperen evet fizik olarak gelişime çok açık ve iyi de vücudu olacak belki ama bir EL deneyimi kesinlikle gerekliydi diye düşünüyorum.
İşte potansiyelini gösterdi dediğimiz nedir onu soruyorum ben de. 1 sezonluk Türkiye Ligi performansı mı ? O da Beşiktaş gibi bir kulüp yani. Cidden bilmediğimden soruyorum, başka bir performans alanı oldu mu ? Zira tek buna bakacaksak; en az 10 Türk daha almaları lazımdı yıllardır. Elde başka done var da ben mi bilmiyorum ? Misal Eurolig’de yılın en iyi savunmacısı olursun yahut en iyi gelişim gösteren oyuncu olursun; hadi en kötü ribaund kralı olursun, anlarım. Bu çocuğun tek referansı; Banvit’ten Beşiktaş’a gelip 1 sezon Türkiye Liginde iyi bir performans göstermesi mi ?
Performansına kötü demiyorum zaten hemfikiriz. Ama bence tek başına bu done yetersiz, bence tabii. Furkan Aldemir inanılmaz ribauntçuydu misal, ama olmadı. Veya işte Furkan Korkmaz için ''ne starı, süperstar adayı o'' deniyordu, ki ben asla görmüyordum; sonuç ortada. Hani çok değil 3-4 sene içinde yaşanan mevzular bunlar. Ömer Faruk gibi bir örnek de var yakın zamanlarda mesela. Yani bu konuda über muhteşem denip alınan neticeleri de bildiğimden tereddütteyim. Bu çocuktan kat kat daha potansiyelli görülen isimlerin neler yapabildiği ortadayken, sadece Beşiktaş basketbol takımı ile Türkiye Ligi istatistikleri bana sağlam bir referans gelmiyor, şahsi fikrim tabii ki yanılıyor da olabilirim, zaman gösterecek.
Ben de ona şaşırdım ya zaten; Korkmaz sıradan bir oyuncuydu ama tüm otoriteler süperstar olacak diyordu, ilginç. Aldemir de yüksek ribaund yeteneği olan isimdi ama skor konusunda düşüktü tabii. Ben Alperen’in 1 sene EL’yi tadıp öyle gitmesini daha uygun görüyordum. Yani bu çocuk ne gördü, kimleri gördü, kimlerle çarpıştı ki? Beşiktaş zaten bi Efes veya Fener gibi yüksek kalibre olmadığı için orada sivrilmesi çok da aman aman şaşılacak bir durum gelmiyor bana açıkçası. Neyse benim fikrimin önemi yok zaten olan olmuş. İnşallah başarılı olur ama işi zor, bakalım.
NBA'de draft tercihleri 18-24 yaş arasındaki oyuncular seçildiğinden mevcut halinden çok potansiyeline göre yapılır. Gelişim potansiyeline, oyun stilinin NBA'e uyumuna, cephanesindeki silahların ne kadar etkin olduğuna vs. Fizik durumu, oyun aklı, sahada gösterebildiği yetenekler gibi mevcut halleri de bunların yanındadır ama potansiyel her şeydir. Takımlar organizasyonu üstüne kurabilecekleri, 10 yıllık çekirdek parçası yapabilecekleri bir oyuncunun kokusunu bile alsalar bırakmazlar. Bir süperstar bulduğun zaman en geç 5 sene içinde kendini şampiyonluk adayı olarak bulursun çünkü. O yüzden draftlar biraz da kumardır ama o kumarı oynamayanlar vasat kalmaya devam eder.
Şu anda NBA'in altını üstüne getiren Giannis, ağızlar açık izlenen JOKIC'e bir bakalım. Bunlar NBA'e gidene kadar adını Avrupa'da bilen yoktu. Hatta ülkelerinden bile işn içinde olanların dahi göz ardı ettiği oyunculardı. Giannis 2.ligden geldi NBA'e. Bu kadar yakın tarihlerden örnek vermek de gerekmez. NOWITZKI de Alman 2.liginden geldi NBA'e. O dönemler yine de potansiyelin seçimlerdeki etkisi bu kadar fazla değildi hem de. ABD'de de eleştirilen bir tercih olmuştu. Onları da bırak ABD'li oyuncular NCAA'den ham halleriyle çıkıyorlar. İlk kez profesyonel oluyorlar. Onları da alalım birkaç sene euroleague yapsınlar o zaman.
DONCIC ise arkadaşların da dediği gibi bir istisna ama bunun nedeni euroleague'de şampiyonluk kovalayan bir takımın altyapısından yetişmesi ve ona güvenilmesi. 15 yaşında bu güveni boşa çıkarmayacak bir karakter sunmaya başlaması kendi özel durumu. Herkes onun gibi lider olmak ya da genç yaşta bunu göstermek zorunda değil.
Furkan KORKMAZ all-star seviyesinde oyuncu olabilir diye Kaan KURAL derdi hep. Henüz olmadı ama kenarda da havlu sallıyormuş gibi anlatmışsınız. Kendine bir kariyer inşa etti bu adam bir şampiyonluk adayında 20dk civarı süre alarak. Halen potansiyelinin yarısını göstermiyor aslında ama buna rağmen geldiği nokta ortada. Yukarıda da yazdığım gibi potansiyele yatırımdı Furkan. Cedi ise yüksek beklentilerle gitmemişti zaten. Mevcut konumu ne eksik ne fazla. Furkan ALDEMİR ise "Süreç(!)"ini yaşayan sixers için defalarca sağa sola sıktıkları başıboş bir kurşundu sadece. Bir de bunu deneyelim dediler ama şanssız ve sabırsızdı biraz Furkan A. Burada oynarken de euroleague2de iddialı bir takımda süre alacak seviyeye gelmemişti zaten. Hiçbir şeyin kralı değildi anlayacağın.
Gelelim Alperen'e. Bu adam geçen sene Banvit'te Şeyhmus'un bir hayli gerisindeydi. Kimse adını bilmiyordu. 1 yılda sağladığı ilerleme, sahada istediğini bir şekilde yapması gözleri ona çevirtti. NBA'de JOKIC. 2.turdan sanırım 41.sıradan seçilmişti. Onu ilk turda seçmeyen takımlar bugün pişmanlık yaşıyor. Alperen de oyun tarzı olarak JOKIC'e benzetiliyor. O yüzden de aynı hatayı bir kez daha yapmamak için lotaryadan seçilecekti büyük ihtimal ama bazı sürpriz seçimler sonrası draft karıştı ve 16'ya kaldı. Houston draftın kazananlarından biri olarak görünüyor. 2.sıradan zaten iyi biri gelecekti ama asıl iyi olan sonraki tercihleri. Onun da başında potansiyelli Alperen geliyor. 2 lotarya seçimi yapmış gibi oldular. Alperen için 2 tane 1.tur hakkı verdiler gelecek yıllardan. Bu da ne kadar değer verdiklerini ortaya koyuyor.
JOKIC ile veya başka oyuncularla kıyaslarken istatistiklere de bakılıyor elbette. Ama istatistikler takımına, ligin seviyesine, takımda aldığın role göre değişir. İşte buna göre de belli katsayılar mevcut NBA scoutlarının gözünde. JOKIC'in Adriyatik ligindeki istatistiklerinden daha değerli olduğunun farkındalar TBL'de kalburüstü, yarı final yapmış bir takımın liderliğini alan oyuncunun verilerinin. Alain DIGBEU de Houston için Türkiye'den rapor veriyormuş. Alperen'i övdüğünü çok görmüştüm. Onun da payı vardır bu seçimde muhakkak.
Maalesef Avrupa basketbolundan başka basketbol takip etmeyen eski toprak kibirli Obra gibi Avrupalı koçlar ve yöneticiler genç yaşta veya euroleague seviyesinde yıldızken NBA'de sıradan oyuncu olmaya gidenleri anlamıyor. Ne yapacak orada havlu sallamayı seçti diyorlar. En azından burada bir şeyler gösterseydi deniyor genç oyuncular için. Oyuncunun orada gelişeceğini ya da kariyerinde bunun bir basamak olduğunun farkında değiller ya da olmak istemiyorlar. Euroleague'i kafalarında çık büyütüyorlar. Euroleague'in taktiksel olarak üst seviyede olmasının önemli bir nedeni de aslında oyuncu kalitesinin düşüklüğü başta atletizm olarak. Maalesef sen de genç olmana rağmen aynı kafadasın. Oyuncu bir şeyler ispat etmek için euroleague'e muhtaç değil.
Son olarak, artık NBA istediği oyuncuyu alıyor Avrupa'dan. Bu yıl bunu dramatik bir şekilde test ettik. Sezon içinde bile beklemeden ayrıldılar. NBA takımlarının kadrolarında tutabilecekleri oyuncu sayısının artması ve çift taraflı(NBA-G League) kontrat imkanı NBA takımlarının elini kuvvetlendirdi. Bu kadrolar nasıl dolacak peki? Sadece G-League bile olsa bu durum da ABD'li G-League oyuncularının en iyilerinin Avrupa'ya gitmesini zorlaştırıyor. Genç oyuncular ise artık beklemeden gidiyor. Zaten bekleyecek olanlar ilk turdan seçilmeyen oyuncular. Bir de Alperen ile ilgili şu var; NBA'de potansiyel çok önemli ama draft yaşında olanlar için elbette. İleride NBA'e gitmek için bu saydıklarını yapması gerekirdi. Şimdi sadece yapabileceğini göstermesi yeterli.