Galatasaray 103 - Tofas 102

Maça dair sorularınızı yardımcı hocamız Emir Alkaş cevaplandıracaktır...

not: Kaynak gösterilse dahi gsbasket.org dışında herhangi bir yerde yayınlanamaz.
 
Size'lı oyuncularımız olmamasına rağmen pota altını iyi savunan bir takımız, özellikle son dönemlerde. Ancak dün pota altını yeterince iyi savunamadığımızı ve oradan basit basketler yediğimizi gördük. Genel görüntümüzün dışında bir durum olduğunu düşünüyorum. Pota altı savunmasında neyi yanlış yaptık? Ve Tofaş'ın içeri gömüldüğümüzde soktuğu şutlar savunmamızı ne kadar etkiledi?

Tofaş genç bir takım olmasına rağmen ligin flaş ekiplerinden. Kenan 95'li, Samet ve Uğur 93'lü. Bu 3 genç hakkında ne düşünüyorsunuz, dünkü iyi performanslarından sonra?

İlk yarının sonunda ve 4. çeyreğin başında farkı istediğimiz seviyelere getirmemize rağmen diğer TBL maçlarının aksine bir türlü maçı koparmayı başaramadık. Bu süreçte biz neyi yanlış yaptık ya da Tofaş neyi doğru yaptı?

Oyuncuların bazı maçlarda performans düşüklüğü yaşamasını gayet normal bulmakla birlikte dün Andric'in işin özellikle savunma kısmında oyuna bir türlü konsantre olamadığını düşünüyorum. Andric'in bu düşük performansı -Furkan'ın 5'lediği de düşünülürse- ribaundlarda takımı etkiledi mi? Tofaş'ın 47-38'lik ribaund üstünlüğünü bir nebze buna bağlayabilir miyiz?
 
Pek soru soran olmamış ama aslında çok soru çıkması gereken bir maç olarak düşünüyorum.

Ben hocamıza Ender'i sormak istiyorum. Hatasız ve müthiş oynarken bir anda 3 top kaybı yapmıştı bu maçta. Sonra oyundan çıktı ve bir daha girmedi. Bazı arkadaşlarımız sakatlığının nüksettiğini söylediler. Ender'in durumu tam olarak nedir? Jamon Gordon ve Lakovic 2 uzatmaya giden maçta ciddi süreler aldılar ve sanırım çok da yorulmuşlardır. Gordon ve Lakovic ikilisini uzun süre kullanma nedenimiz taktiksel mi yoksa zorunluluk mu (muhtemel Ender sakatlığı) onu sormak istiyorum ben ayrıca. Çünkü sene başında kalabalık bir rotasyona sahiptik guard bölgesinde ve bu maçta sadece 2 oyuncu üzerinden oynadık.
 
Galibiyet için tebrikler...
1)Göksenin ilk 5 başladıktan sonra kenara geliyor ve sonra oyuna ya 1-2 dakikalığına giriyor yada girmiyor..Acaba sebebi ne olabilir?
2)İçerden 17 isabet bulup dışardan 13 isabet bulmamız sizce doğru bir anlayışmı içerden daha fazla oynamamız lazım bence ve karşımızda çok iyi pivot yoktu..Hatta Volkan oyundayken bile onun üstünden sayılar çok bulamadık..
3)Buckmanın savunmasında neden bu kadar zorlandık
4)Savoviç takıma alışma döneminde diyoruz ama baya etkisiz oyun içinde çok pasif neden acaba?
5)Çok soru sordum ama son soru Tofaşın gençleri hakkında ne düşünüyorsun Kenan-Samet ve Uğur için..
 
Rakibimizin en etkili skoreri Buckman'ı 5 numaralarımızla değil de 4 numaralarımızla savunduk bunun sebebi neydi acaba? 5 numaralarımızın savunduğu Samet de etkili oldu bu savunma tercihini yaparken.

Özellikle Tofaş'ın iyice yıprandığı dakikalarda topa baskıyı iyi yapamadığımızı düşünüyorum, Green topu 15-16 saniye tutup bir şeyler üretmeye çalıştı bu dakikalarda ve uzatmalarda çok etkili oldu bu oyun tarzıyla, bizim de yorgun olmamızın etkisi var diyebilir miyiz bunda?
 
Artık günümüz basketbolunda kolay sayı yememek çok önemli bir yer teşkil ediyor ve tabi bizim felsefemizde de en yukarda olan noktalardan biri. Fakat bazı maçlar müdafaanın sertliğini oturtamadığınız zaman ve rakibe güven vermeye başladığınız zaman oyun daha ziyade kritik noktalara giriyor ve bire bir oynanmaya başlıyor, kişisel beceriler ortaya çıkıyor bu noktalarda. Biz oyunu o şekilde değil de rakibin direncini kırarak oynamak istiyoruz. Boyalı bölgede çok fazla sete sette sayı yemediğimiz için, açık saha basketlerini ve hücum ribaundu sonrası yediğimiz basketleri limitleyerek, rakibimizi çemberden uzak tutmayı ön görüyoruz. Bu maçta ise 3 alanda da başarı sağlayamadık. Dolayısıyla rakip hem yüksek yüzdeyle fazla skor buldu hem de maçı kazanacağına inandığı için sürekli maçın içinde kaldı, süre geçtikçe de dirençleri arttı. Bu tarz psikolojik maçlarda üstünlüğü psikolojik olarak sağlarsak beklenenden de kolay geçebiliyor ama sağlayamadığınız zaman da çok zor geçebiliyor bu maç gibi.

Tofaş yıllar boyu alt yapı programında takdirimizi kazanmış bir takım, gerek Bursa’dan yetiştirdiği yerel yeteneklerle, gerek yurt içindeki genel taramalarıyla alt yapıdan beslenen nadir takımlardan birisi. Özellikle Samet ve Kenan’ın bu sene A takımda da süre ve daha da önemlisi sorumluluk alarak oynaması hem Tofaş kulübü için iyi bir değer hem de o oyuncuların bireysel gelişimi açısından çok büyük bir şans. Tofaş ülke standartlarında bu işi iyi yapan bir takım ve sonucunu da alıyorlar. Alt yapı bir projelendirme merkezi ve alt yapıya o pencereden bakan kulüpler daha başarılı oluyorlar. Alt yapındaki hangi oyuncu nasıl gelişime sahip olacak, minik, küçük, yıldız, genç takımların ve bunların B takımlarının hangi oyuncu ileride benim takımımda şu şekilde gelişirse oynar perspektifine sahip antrenörler ve yöneticiler başarılı olabiliyor. Her oyuncunun gelişimine bir bütün olarak bakılmasının yanında, hangi oyuncunun da projelendirildiği ve gelecekte o gelişimi sağlayacak şekilde A takıma çıkabilmesiyle ölçmek lazım başarıyı. Maç kazanmaya çalışan antrenör ve şampiyon olmaya çalışan alt yapı takımının kötü olma durumu bizim ağzımızda duymaya alıştığımız en büyük basketbol repliklerinden biri. Tabi ki bu lafın altındaki manayı iyi anlamak lazım. Sadece oyuncu yetiştiriyorum demek, bazı oyunculara bazı sorumluluklar vermek, bazılarına süre ve topu vermek, pozisyonu emanet etmek, bir üst takımda oynatmak bunlar çok sıklıkla yapılan vizyonlu alt yapı hareketleri olarak görülüyor ama hepsini kapsayan genel çerçeve olması lazım bu da oyuncunun genel gelişimini bir şekilde takip edebilen, ileriye doğru projeksiyon yapabilen, buna göre ihtiyaçlarını gideren bir noktaya taşımak lazım. Yani alt yapıdan bir oyuncuyu çıkarabilmek için o oyuncuyu alt yapıda oynatmak, A takımda oynatmak, yaşı küçükken büyük takımda oynatmak, daha fazla sorumluluk vermek, uzun oyuncuysa dış oyuncu pozisyonunda görevler vermek tabi ki önemli ama bence bu pozisyonu dolduracak teknik donanımı vermek, sağlıklı ve gelişimci kondisyonerle fiziksel gelişimini sağlamak, aynı zamanda sağlıklı okul okumasını temin etmek, bunu proje olarak görüp gelecekte elinde yaratmaya çalıştığın bireyi doğasına uygun şekilde harmanlamak çok önemli. Mesela hangi atışın bir oyuncunun atışı olabileceğini hayal etmek çok derin bir vizyon gerektiriyor. Bir çok fundemental idmanı veriyor olabilirsin ama o oyuncunun hangi atışa sahip olursa bunu silah olarak kullanabileceğini fiziksel, teknik açıdan değerlendirip o silahı ona verebilmek alt yapı perspektifinin doğru hali. Bence en önemli alt yapı vizyonu oyuncuyu proje olarak görüp ona donanım kazandırmaktır.

Bu maç özelinde temel durum rakibin bir şekilde psikolojik eşiği geçip, maçın içinde kaldığı her an direnç kazanıp bireysel yetenekli oyuncularıyla oyunun içinde kalmasına sebep oldu. İniş çıkışların bu denli çok olması, maçı kazandık hissettiğimiz anda rakibin maçın içine tekrar girmesi, imkansıza yakın şutların sokulması, eksik kadro ile bile bizle mücadele edebilmesi gibi şeyler bu psikolojik durumun bir getirisi oldu. Orada üstünlük sağlayamayınca maçı bir türlü koparamadık, teknik-taktikten öte bu maç psikolojik bir maçtı. Bu maç A oyuncunun iyi oynayıp B oyuncunun kötü olmasıyla değerlendirilecek bir maç da değildi. Daha bütüne bakıp psikolojik olarak değerlendirilmesi gereken bir maçtı.

Bazı parçaların aksaması belirli parçaların üstüne yük binmesine tabi ki sebep oluyor. Ender milli takımın temel 2 guardından 1’isi olarak neyi iyi neyi kötü yapacağının farkında olacak bir oyuncu. Biz guard zenginliği anlamında şanslı olacak bir takımız, Tutku’nun nadir görünen bir problemle oynayamaması, Ender’in form tuttuğu anda Efes maçı öncesi sakatlanması, Jamon’un Euroleague elemesinin son maçında Rytas’a karşı sakatlanıp iyi durumdayken sakatlanması gibi durumları da göz önünde tutup guardlarımızı birbirlerini yedekleyecek şekilde tutmaya çalışıyoruz. Maçların bazı kısımlarında tek guardla oynadığımız durumlar da oluyor, bazen 3 guardla da oynayabiliyoruz, bu zenginliğe sahip bir takımız ve kullanmaya çalışıyoruz olabildiğinde. Ender fiziksel ve mental olarak kendini geliştiriyor, bizim için çok değerli bir oyuncu. Hem olgunluk çağında olması hem de çok tecrübeli bir oyuncu kendi yaşına göre. Ender’in bir maç iyi oynamamış olması ya da Andric’in, Gordon’un bazı maçlarda kötü olması oyuncuların değerini belirlemez, Ender de gerekeni yapıp daha iyi oynayacaktır.

Göksenin bir Euroleague Top 16 maçında takımın en çok süre alan ismi olabilecek kadar güvendiğimiz bir isim. Tabi ki maçın doğası gereği, genç ve zamanı da olan bir oyuncu olduğu için bazen az süreler alabiliyor. Furkan ile beraber genç olmalarına rağmen belirli bir oyuncudan kıdem olarak aşağıda değiller ve sorumluluk almaları gerektiğinde de görevi veriyoruz onlara çekinmeden, her zaman da bu sorumluluğu vermeye devam edeceğiz onlara.

Bizim hücum anlayışımızın temeli daha önce de konuştuğumuz gibi ikili oyunlar devamında çeşitli varyasyonlarla topu pota altına sokmak. Skor dağılımı olarak da boyalı bölgeyi çok iyi kullanmakta başarılı bir takımız ama bu maçın özelinde o kadar çok psikolojik durum bizim için iyi cereyan etmedi ki kendi düzenimizden de çıktık zaman zaman. Rakibin de 4 numarada Nichols’u kullanıp bizi düzen dışına itmek istemesi etkili oldu bazen. Bu durumdan biz bazen iyi yararlanırken bazen de rakip üstünlük sağladı 4 kısalı sistemde. Gerçekten bu maçı bölmek ya da parçalamak istemiyorum, bu iç dış atış dengesi de bu maçın istediğimiz gibi gitmediğinin göstergesi oldu.

Her maç isimleri değiştirerek bu konuyu konuşuyoruz, geniş kadronun da avantajları bunlar. Bazı maçlarda bir oyuncu kötü oynayabiliyor ama başka maçta da ondan iyi yararlanıyoruz. Savovic bu maç kötü olsa da Karşıyaka deplasmanında, sonrasında ise Banvit deplasmanında çok iyi oynadı. Hücumdaki etkisinin yanında bu ligde tutulması en zor oyunculardan Chuck Davis’in savunmasında çok iyi iş yaptı. Maçın da en skoreri oldu süre olarak az olsa da. Trabzon maçında da bu maç kötü oynayan Ender çok iyi oynadı, bu sürekli hale gelirse o zaman tartışabiliriz.

Maç öncesi stratejilerimizden birisi Buckman’ı rakip takımın 4 numarası olarak kabul edip 4 numaralarımızla savunmaktı. Buckman şuta dayalı oynayan ve şutuyla yaşayan bir oyuncu. O ritmi bulduktan sonra oyunun içine girebiliyor biz de bunu düşünüp daha mobil oynayan 4 numaralarımızla onu savunmak istedik. Onun ikili oyunlar devamında dışa açılmalarını o savunmaya daha alışık 4 numaralarımızla engel olmak istedik. Dolayısıyla da bu şekilde bir tercih oldu. Maçın bütününde bir sertlik problemi olduğu için bu stratejinin de verim getirip getirmediğini pek görememiş olduk ama gene oynansa maç, gene 4 ile savunurduk. Buckman da bu maçta 5 numaralarımızla savunurken dışardan şutlarıyla daha çok etkil oldu, rakip 4 numaraya Nichols’u çektikten sonra bizim Buckman’ı 5 numaralarımızla tutmaktan başka çaremiz de yoktu. Samet oyun zekası olarak çok iyi durumda olduğu için, değişik durumlara çok iyi adapte oluyor. Bu maçta da 5 numaralarımıza karşı ne şekilde etkili olabileceğini, avantajlarını çok iyi kullandı. Bu maç iyi olmasının özünde bir oyunculuk melekesine sahip olması yatıyor. Çünkü bir çok takım onu mobil 4 numaralarıyla tutuyor, biz ise 5 numaralarımızla tuttuk ama o başka yerlerden üstünlük sağladı. İyi bir oyuncu adayı olduğunu düşünüyorum Samet’in.
 

Üst