''Modern Futbol Çağı ve Efendileri''

Modern Futbol Çağı ve Efendileri

Futbol denen 22 kişinin bir yuvarlığın peşinden koştuğu bu oyun bilmem kaç yıldır, bilmem kaç çağdan beri oynanıyor. Bir futbolun dilden dile dolaşan efsaneleri vardır ki o efsanelerin çoğu sadece Dünya Kupa?larında izlenilmiş, siyah-beyaz görüntülerden akıllarda kalmış isimlerdir. Elbet o efsaneler çok iyi oyuncular da çok yeteneklilerdi. Ancak o günden bu yana futbol çok değişti. Futbol tek kişinin takımını taşıyacağı devirleri çoktan geçti. Ve bence ben diğerlerinden daha iyiydim diyecek devri de geçti. Çünkü istisnalar hariç hep daha iyileri geliyor.

Artık futbol yürüyerek oynanan, haftada birkaç laylaylom idman ile hazırlanılan, yetenekli olan oyuncunun hemen kendini fark ettirdiği bir oyun değil. Artık futbol eskiden olduğu kadar basit değil. Futbol artık daha karmaşık ve daha komplike. Savunmalarda kademe anlayışı gelişmiş durumda, bloklar arası mesafeyi daraltmak ana kurallardan biri olmaya başladı, savunma sadece 5 kişinin yaptığı bir olay olmaktan çıkmış durumda. Nasıl basketbolda, NBA?de bir dönem oluşan istatistiklerin, yıldızların suni olduğunu düşünüyorsak veya günümüz yıldızları gibi olmadığını düşünüyorsak, benzer durumlar futbol için de geçerli.

Dünya Futbolu?nda elbet çok önemli isimler gelip geçmiştir, Pele, Cruyff, Platini, Eusebio, Garrincha ve niceleri. Dünya Futbolu?nun gördüğü en iyisi olarak görülen Maradona da? Biz bu başlıkta hem bu futbol anlayışını hem de yıldızlarını ayrıntılı bir şekilde konuşalım. Ve kendimizce 11?lerimizi yapalım?

Peter Boleslaw Schmeichel

schmeichel.jpg


Geçenlerde NTVSpor?da oyuncu belgesellerinde ??O?? vardı. Yaşım gereği kariyerinin bir bölümünü kaçırdım. Ama yakaladığım kısmı bile yeterliydi benim için. Belki de tüm zamanların en iyi kalecisi. Manchester United kariyerinde yaşadığı başarılar, kendine güveni, takımı ateşlemesi ve refleksleri ile gerçek anlamda bir futbol efsanesi olmuştur.


Roberto Carlos da Silva Rocha

images.php


Bir oyuncuyu sevmek başka bir şeydir, saygı duymak ayrı şey. Oyuncuyu sevmek kişisel bir durumdur. Ancak bir oyuncu kendine saygı duyulmasını sağlayacak bir kariyere erişmişse işte o zaman sevilmek yada nefret edilmek pek önemli değildir. Ben Roberto Carlos?u sevmem. Ama bu Roberto Carlos?un tüm zamanların en iyi sol beki olduğunu inkar etmemi gerektirmez. İşte bir oyuncu bunu başarıyorsa ??büyük?? oyuncudur. Onun gibi sol kanat etkinliğinde bir sol bek, güçlü şutlar, fizik vuruşlarına aykırı vuruşlara sahip bir oyuncu görmek, daha doğrusu bir bek görmek gerçekten zor.

Paolo Maldini

PaoloMaldini.jpg


Tek futbolcu, tek takım? 1978?de bir kulübün kapısından girilmiş ve bir daha dışarı çıkılmamış. Babadan oğlu miras kalmış bir bayrak. Bir bayrak adam, ??Paolo Maldini??. Liderlik, kalite, yetenek, profesyonellik, fedakarlık, başarılar? Bir futbolcunun kulüpler düzeyinde yapabileceği her şeyi yaptı, Paolo. Bir defans oyuncusunda olması gereken her özelliğe sahip, bir lider.

Marcel Desailly

198.jpg


Fransa?nın altın neslinden Gana asıllı, bir futbol efsanesi. Gerçekten hayran olunacak bir öykü, hayran olunacak bir karakter. Fransa için bir futbolcudan çok farklı şeyleri de simgeleyen bir adam. Gana kökenli birinin, Fransız Milli Takımı?nın kaptanlığına yükselmesi?
?Başka bir yaşamda adım Odenkey olabilirdi. Fransız olmayabilirdim ama şimdi ben mavi formalıların kaptanı, kolumda kaptanlık bandı, kalbimin üzerinde bir horoz.. Sanki Gana?da değil de Nice?te doğmuşum gibi??
Ali Ece?den bir Desailly yazısı; http://aliece.blogspot.com/2009/04/marc ... arsin.html

Marcos Evangelista de Moraes (CAFU)

cafu_b.jpg


Brezilya öyle bir ülke ki yetiştirdiği futbolcuların hepsinde bir top tekniği, bir yetenek var. Bir savunma oyuncusu bir orta saha yeteneğinde bir adam olabiliyor. Roberto Carlos?un bir tane de sağ ayaklısını üretmişler. O da Cafu? Sağ taraftan bir kanat oyuncusu edasıyla yaptığı bindirmeler, ortalar gelmiş geçmiş en iyi sağ beklerden biri. Belki de en iyisi?

Calude Makelele

Claude-Makelele-France_895039.jpg


Ne çok teknik, ne çok yetenekli? Ama her yıldızlarla dolu kadronun çimentosu gibiydi. Fransa?da, Real?de, Chelsea?de. Hep kadroyu birbirine bağlayan, anahtar adamlardan biriydi. Real Madrid?de Los Galacticos projesinde yer aldı. Takımdaki yıldızların hamallığını yaptı, göze batmadı ama başarıda her zaman büyük pay sahibiydi. Chelsea?ye gitti, onca harcanan parada yine değişilmez oldu. Başarının anahtarı sanki onda saklıydı?

Xavi Hernandez Creus

xavi+hernandez.jpg


8ac8716a6be5118347ea3230338a-grande.jpg


Bir Katalan, bir Barcelona alt yapısı ürünü, ??modern total futbol??un aklı, ??Kaptan??ın ardındaki kaptan? İspanya?nın Avrupa ve Dünya Şampiyonluğu görmüş neslinin altın üyelerinden, ??Çaviinesta??nın Xavi?si? Futbolu, futbol olmaktan çıkartıp sanata döken Barcelona?nın en önemli yapıtaşlarından biri. Çalım atmadan paslarıyla rakibini pes ettiren, ??bunu nasıl yaptı??dan ziyade ??bunu nasıl düşündü?? dedirten adam? Her zaman hatırlanacak ve ??Modern Futbol Çağının Efendileri??nden biri olarak kalacak?

Zinedine Yazid Zidane

zinedinezidane2_narrowweb__300x424,2.jpg


Zizou? 10? Ona yetişemiyorlardı. Belki fiziken, evet ama düşünsel anlamda asla. Fiziksel anlamda belki hızlı değildi ama kimse onun gibi hızlı düşünemiyordu. Herkes bir sonraki hamleyi düşünürken, o bir Kasparov edasıyla oyunun tümünü görüyordu. O bir Cezayirli asıllı Fransız?ın öyküsünü gösteriyordu. Juventus?tan, Real?den? Hayatının her döneminden gösteriyordu, tüm zamanların en iyilerinden biriydi. Ondan daha yetenekliler vardı ama ondan daha hızlı düşünenler? Materazzi?ye attığı kafa mı, bir tane daha vursaydı keşke?

Lionel Andres Messi

messi-ayni-performansi-gostermem-zor.jpg


messi-pic-17%5B1%5D.jpg


Lionel%20Messi.jpg


Ben Maradona?yı izleyebildim, ne de Pele?yi? Ama bir gün geri dönüp baktığımda diyebileceğim ki ben Messi?yi izlemiştim. O kadar zor işleri, çocuk oyuncağıymış gibi yapan, rakibini her şartta geçebilen, en olmadık yerde en olmadık şeyleri düşünen gerçek bir futbol efsanesi. ??Uzay Takımı?? Barcelona?nın vurucu gücü. Her şartta sonuca giden, öldürücü bir silah. Müthiş futbol yetenekleri ve zekasının yanında alçak gönüllü, samimi, yardımsever bir insan. O Messi? Gelişim bozukluğu çeken bir oyuncuyu Barca alıyor ve zirveye taşıyor? Gelmiş geçmiş en iyimi bunu zaman gösterecek ama biri Maradona?nın veliahdı ise bu O?ndan başkası değildir. Başka bir gezegenden gelmiş olması muhtemel de olsa o bizden biri, en azından öyle biliyoruz.
??Messi bu neyin nesi???

Ronaldo de Assis Moreira (RONALDİNHO)

canakkaletravel_ronaldinho2.jpg


messi-festeja-con-ronaldinho-gol-rangers.jpg


Ronnie? Rijkaard?ın yarattığı ??Uzay Takımı?? Barcelona?nın ??megastarı??? Topla yapabilecekleri konusunda sınırlar var mı, pek zannetmiyorum. Messi izlediğim en önemli oyuncu ama topu ayağına aldığında bu işi bir sanat gibi yapan, müthiş bir ahenk ile futbol oynayan, gerçek anlamıyla bir sanatçı Ronaldinho. Neler yapamayacağını bilmiyorum. Göbek yapsa da yek ayağı alçıda da olsa, o Ronaldinho?
??Çölde bir vaha gibi???

Ronaldo Luís Nazário de Lima

ronaldo.jpg


ronaldo-vi.jpg


Saf bir yetenek? Gittiği her takımda başarılı olduğu müthiş kariyer, çok özel bir oyuncu, bir ??fenomen??? Dünya Futbol Tarihi?nin en önemli golcülerinden , en önemli futbolcularından biri. Cruzeiro?da başlayan ve gittiği her kulüpte daha yıldizlaşan, futbolu bıraktırıcı sakatlıklara rağmen pes etmeyip geri dönen, tek başına bir hücum silahı. Yaşadığı ağır sakatlıklar sonrası Real Madrid dönemini görmek bile yetti. Inter?deki yılları ise erişilemez durumda?

Şimdilik bu kadar yeter. Daha konuşacak çok yıldız var. Batistuta, Bergkamp, Baggio, Hagi, Taffarel?

Hep birlikte bu başlıkta konuşuruz?
 
Ronaldo bence dünyanın gelmiş geçmiş en iyi santraforuydu. Sakatlandığında ağladığım tek adamdır. Gerçi çocuktum ama şimdi olsa yine ağlardım herhalde
 
Uğur harika bir başlık açmışsın öncelikle.

Yalnız ben Messi'nin orda olmasını, ya da o varsa C.Ronaldo'nun olmamasını anlayamadım :)

Burada bu tarz şeyleri de tartışabiliriz diye umuyorum, kim daha iyiydi vs.
 
Gazanfer Tosun' Alıntı:
Uğur harika bir başlık açmışsın öncelikle.

Yalnız ben Messi'nin orda olmasını, ya da o varsa C.Ronaldo'nun olmamasını anlayamadım :)

Burada bu tarz şeyleri de tartışabiliriz diye umuyorum, kim daha iyiydi vs.

Alıntı kısmında '' Ve kendimizce 11?lerimizi yapalım? '' demiş Gazanfer. :)
 
Tugay Abi'nin yazdığı kısmı atlamışsın, Gazanfer :)

Ayrıca bu başlıkta sadece kendimizce 11'leri değil, bazılarımızın bilmediği, yetişemediği oyuncuları da paylaşırız. Nice isim vardır, bu şekilde.
 
Brezilya-Arjantin belgeselinde, Brezilyalıların ve Pele'nin iddaa ettiği şey Maradona'nın Pele'yle değil Rivellino ile karşılaştırılması gerektiğiydi.

Daha önce çoğumuz duymamıştır sanırım ama o da futbolun efendilerindenmiş sanırım.
 
Cristiano Ronaldo hakkında gssözluk'ten güzel bir yazı. Aynen kopyalıyorum.

kendisinden nefret eden, onu itici, kibirli ya da fazlaca ukala bulan pek çok insan var ve ben onları anlayabiliyorum. ben de onlardan biriydim bir zamanlar.

manchester'da oynarken çok fazla maçını seyretmemiştim. hakkındaki düşüncelerim futboluyla ilgili değil, özel hayatıyla, verdiği demeçlerle oluşmuştu. yetenekliydi ama sevmemiştim ben bu adamı. çok kendini beğenmişti, pek çok insan tarafından göklere çıkarılıp ilah ilan ediliyordu, sürekli magazin gündemindeydi ve akıllara zarar giyiniyordu. ben ona kısaca cırban diyordum.

her şey real madrid?e transfer olmasıyla değişti. elbette, desteklediğim takıma transfer olmasının fikirlerimi etkilediği düşünülebilir bu durumda. ama öyle değil mesele, ben transfer dedikoduları ilk çıktığında şöyle demiştim; "cırban gelirse, gidene kadar madrid?in maçlarını izlemem.". işte bu kadar önyargılıydım ben bu adama karşı, bu kadar "hoşlanmıyordum" kendisinden. önyargılıydım diyorum, çünkü doğru düzgün izlememiştim futbol oynarken. sonra korktuğum başıma geldi, "cırban" madride transfer oldu. tam "yokum" diyordum ki, madrid xabi?nin transferini açıkladı. ya kaka'lı xabi?li higuain?li falan bir madrid'i izleyecektim, ya da anlamsız bir şekilde kendi kendime protesto yapacaktım. mantıksız geldi bana aldığım karar, vazgeçtim. işte tam da buradan itibaren bütün fikirlerim değişti.

oyunun estetik tarafı bir yana, bu adam o sahanın içinde deli gibi çabalıyor kazanmak için. bir futbolcudan isteyeceğin/bekleyeceğin her şeyi yapıyor. yeri geldiği zaman savunmaya gidiyor, yeri geldiği zaman top çalıp asist yapıyor, gol atıyor. yapması gerekeni fazlasıyla yapıyor.
bunu gördükçe önyargılarımı bir kenara bırakıp sadece izledim. dizlerimi döve döve izlediğim kaç maç, sırtladı takımı, attı arttırdı, ipten aldı. eh, nefret etmeyi bırakınca da, onunla ilgili haberleri, yazıları zart diye hiç bakmadan geçmekten vazgeçtim. karşılaştığımda okudum, bazen merak ettim ben arayıp buldum ve pek çok şey öğrendim hakkında. hiç tanımadan nefret ettiğim adamı, evet şimdi itiraf ediyorum, tanıyınca sevdim.

20 yaşındayken babasını alkol problemleri yüzünden kaybetmiş, bu yüzden alkol kullanmıyormuş. bundan 2 yıl sonra da annesi göğüs kanseri olmuş. annesi kanserle mücadele ederken verdiği bir röportajda şöyle demiş;
"cristiano phones me every day. he's always telling me this is nothing and how i'm going to live until i'm 90."
"cristiano her gün telefon ediyor. sürekli bunun hiçbir şey olmadığını ve nasıl 90 yaşına kadar yaşayacağımı anlatıyor."
kolay bir şey değil bu.
üstelik önce babasını kaybetmiş, sonra annesi hastalanmış 2-3 yıllık bir zaman aralığında. hiç kolay şeyler yaşamamış yani.

ronaldo, gittiği yerde dil öğreniyor.yıllarca ingiltere?de yaşadı, ilk röportajlarını izleyince anlıyorsun aradaki farkı. önce çevirmen olmadan anlaşamayan en sıradan bir kelimede takılan adam, şimdi -portekizce aksanlı da olsa- gayet rahat ifade ediyor kendini, rahat konuşuyor. ne var bunda, elbette öğrenecek dememek lazım. ne futbolcular var premier lig de yıllarca oynayıp da 5 kelimeden fazla ingilizce öğrenmeyen, öğrenmek için çabalamayan. geçenlerde de ispanyolca bir röportajına rastladım. arada kelimeleri çıkartamayıp ingilizce soruyor, portekizce aksanlı ispanyolca konuşuyor ama, konuşuyor işte.

yardım kampanyaları, bağışlar... pek çok futbolcu gibi, o da yapıyor bir şeyler. ama bir tanesi var ki;

http://www.goal.com/...g-coach-dan-gaspar-2

kaynak ingilizce; kısa bir özet geçecek olursak,
16 yaşında futbolu çok seven bir çocuk -brandon- diziyle ilgili problemler yaşamaktadır. önce sakatlık gibi dursa da sonra kemik kanseri teşhisi koyulur. ya bacak kesilecektir ya da acil tarafından kemoterapiye başlanacaktır. futbola tutkuyla bağlı olan, bir gün futbolcu olma hayali kuran brandon, bacağının kesilmesini istemez, kemoterapiye başlanır. ancak işler kötü gider, kemoterapinin tümörü küçültememesi bir yana, kanserin vücuda yayıldığı ortaya çıkar. aile çocuğun son dileklerini yerine getirmek ister, ki bunlardan bir tanesi idolü ve en sevdiği futbolcu olan ronaldo?yu old trafford?da antrenman yaparken izleyebilmektir ve hastalığın durumu göz önüne alınınca brandon?ın toronto'dan ingiltere?ye götürülmesi imkansızdır. çocuklarının ronaldo?ya beslediği büyük hayranlığı bilen aile, en azından telefonda konuşturabilmek adına, kaleci antrenörü aile dostundan yardım ister. sonuçta ronaldo?ya bir şekilde ulaşılır. ronaldo çocuğu arar telefonda konuşurlar, ronaldo "yarın tekrar arayacağım" der, ve yarın tekrar arar. arada nasıl olduğunu sormak için mesaj atmaya ve iletişimde kalmaya devam eder. telefonda konuştukları hafta sonu chelsea?yle yaptıkları maçta giydiği formayı ve kramponları imzalayıp çocuğa gönderir. bir de not vardır; ?true champions are those who fight till their last breath, and that is the image i have of brandon."
"gerçek şampiyonlar, son nefesine kadar savaşanlardır ve zihnimde oluşan brandon resmi de işte bu."
brandon günlüğüne şöyle yazmıştır; "ronaldo'yla konuştum, artık cennete gidebilirim..."
brandon 17 yaşında ölür, mezarında cristiano ronaldo?nun gönderdiği kramponlar ve forma vardır. gönderdiği not, mezara yazılmıştır.

işte bu, maddi yönü olmayan bir şey olmasına rağmen, gerçek insanlıktır.
tıpkı;
http://www.youtube.com/...MLwMGI8&feature=
bu videoda 6:15 den itibaren başlayan görüntülerdeki gibi. her çocukla ayrı ayrı konuşup ilgilendi, başlarını okşadı, öptü.
bu da insanlıktır.

başkaları yapmadığından, ya da o herkesten çok, herkesten iyi yaptığından değil. hiçbir kıyaslama olmadan, yaptığı şey doğru ve güzel olduğundan. bunlar bir insanı benim gözümde ?insan? yapan şeyler.

yani cristiano ronaldo; cırbandan, apaçiden, conodan öte, "insan"dır.

sevmeyen elbette yine sevmesin, hala ondan hoşlanmamak için pek çok neden vardır büyük ihtimalle. çünkü ronaldo kusursuz bir insan değil, öyle olduğunu kimse iddia edemez. ronaldo kötü giyinir, şımarıklık yapar, hava atar, her hafta başka bir kadınla adı çıkar. ama bana samimi gelen de budur işte. şimdi evin önünde top oynayan çocuklardan birini alıp, zamanla aynı noktaya getirsek, eğer olmadığı biri gibi görünmeye çalışmayacaksa, hemen hemen aynı şekilde davranır. bir çocuğu alacaksın dünyanın en iyi kulüplerinde en yetenekli futbolcularıyla yan yana oynatacaksın, o çocuk büyüyecek, insanların bir ömür kazanamayacağı parayı bir ayda kazanır hale gelecek? ki bütün bunlar aslında kendi emeğiyle, çalışkanlığıyla, şansıyla, yeteneğiyle geldiği bir nokta olacak. sonra o adam mütevazi konuşup, mütevazi giyinecek, hiç şımarmayacak öyle mi? o kadar parayı cebine koysan hiç şımarmadan mütevazi hayatına devam edecek çok az insan vardır şu dünyada. ve ronaldonun onlardan biri olmaması beni sinirlendirmiyor.

bugün pek çok insan sevmiyor onu, ben de anlıyorum. ama bu adamı, antipatikliğinden, şımarıklığından ya da başka bir nedenden dolayı yerin dibine sokmak, "bu da futbolcu mu?" deyip yeteneklerini, çalışkanlığını hiçe sayıp çöp muamelesi yapmak, asla anlayamayacağım bir şey. ben bunu kendisinden nefret ederken de yapmıyordum. çünkü gerek yok bunlara. sevsek de sevmesek de; bizim kıyaslamaktan, çok sevmekten ya da nefret etmekten izlemeyi unuttuğumuz adamlar; sırf kıyaslama yapmak adına birini yerin dibine gömmek, diğerini uzaya çıkarmak için fazla yetenekliler...
 
Dennis Nicolaas Maria Bergkamp

article-0-0083763400000258-340_306x423.jpg


_41919634_berg_chair416.jpg


Dennis ??Reis??? ??Buz Adam??? ??Uçamayan Hollandalı??
Futbolda topla şov yapmak, estetik hareketler yapmak ayrı bir şeydir, kimsenin düşünemediğini düşünmek, oyunun bütünü görmek, futbolu bilmek ayrı bir şeydir. Bergkamp ikinci grubu yapanlardandı. Müthiş bir oyun zekası, soğukkanlılık, oyun bilgisi?

Bergkamp, Amsterdam doğumlu ve şehrin takımı, futbolcu fabrikası Ajax patentli bir oyuncu. Daha da ötesi var, Hollanda Futbolu?nun bir numarası Cruyff?un buluşlarından biriydi. Ardından hızla yükselen bir kariyer ve Ajax ile birlikte kazanılan başarılar. Hem Ajax ile takım olarak başarılar kazanıyordu hem de bireysel anlamda ortalığı dağıtıyordu. 3 sene üst üste Hollanda Ligi Gol Krallığı(1991,1992,1993), 2 sene üst üste ??Hollanda?da Yılın Oyuncusu??(1992,1993). Bu performansı ile Inter?e transfer oldu ancak uyum sağlayamadı. İki senelik İtalya macerası pekiyi geçmedi, İtalya?yada bilinen Bergkamp gibi değildi. O da İngiltere yolunu tuttu. Arsenal?de Ian Wright ile iyi bir uyum yakaladı. Ardından Wenger?li dönemde ise takımı şaha kaldırmıştı. Ve Arsenal?i adeta uçuruyordu, ??Non-Flying Dutchman??. Arsenal ile 3 Lig Şampiyonluğu, 4 FA Cup Zaferi, 1 UEFA Kupası Finali yaşayan Bergkamp, Arsenal tarihine damga vurmuştu. Bu kariyerine rağmen klasik Hollandalı bahtsızlığı ile milli takımı ile kupa alamadan futbolu noktalamıştır. Uçma korkusu yüzünden trenle seyahat eden, 2002 Dünya Kupası?na uçakla gidemeyeceği, elemelerde oynamanın ise arkadaşlarına haksızlık olacağı düşüncesiyle Milli Takımı bırakan bir adamdır. Takımını uçuran ama kendisi uçamayan bir Hollandalı?dır. Milli Takımı bıraktığında en golcü isimdi.

Gerçekten hayran olduğum adamlardan biridir. Adam gibi adamlardan biridir.

"Bergkamp. O Hollandalı futbolcular arasında gelmiş geçmiş en iyi tekniği olan futbolcu." ? Guus Hiddink

"O bir mesih. Arsenal'e geldiğinde bizi Avrupa takımı yap dedim. O da bunu yaptı." ? Ian Wright
 
--------------Buffon--------------

Cafu---Maldini---Cannavaro----Carlos

--------------Rijkaard---------------

----------Zidan-------Hagi---------

------R10------Ronaldo------Maradona


Hepsiyle ilgili yazıda yazmıştım ama gönderemiyorum :)
 
Bu güzel konuya bende çok sevdiğim bir oyuncuyla katkıda bulunmak istiyorum.

Alessandro Del Piero

39f342abe2dd6363ef0aa9c43b16-grande.jpg


1993 senesinden bu yana Juventus formasını giymektedir.Bana kalırsa Juventus tarihinin yanı sıra İtalya futbolununda efsaneleri arasındadır.Frikikleriyle meşhurdur.Serie A tarihinin serbest vuruştan en çok gol atan oyuncusudur.

Serie A şampiyonlukları ve İtalya Kupası dışında 1 Şampiyonlar ligi,1 Süper kupa,1 de Kıtalararası Şampiyonluğunu yaşamıştır.Bunların dışında İtalya milli takımıyla 2006 Dünya Kupası'nı kazanmıştır.

Del Piero Juventus taraftarları için bir efsanedir.Juventus 2006 yılında Serie B'ye düşürüldüğünde, takımdaki birçok yıldız kulüpten ayrılırken Del Piero takımda kalarak Juventus'a ne kadar bağlı olduğunu göstermiştir.

"Ondan frikik golü yememenin tek yolu, onunla aynı takımda oynamaktır." Buffon
 
Henrik Edward Larsson

larsson6.jpg


_47231304_hernik_pa466.jpg


90?lı yıllardan itibaren golün sözlükteki karşılığı? Soğuk ülkeden gelen ancak en zor, en sıcak anlarda erimeden kalan, herkesin etekleri tutuşurken sahneye çıkan gerçek bir golcü. Hem de adam gibi bir adam. Bembeyaz adamların arasında herkesten farklı bir çocukluktan geçmiş bir İsveçli. Çelimsiz, güçsüz bir çocuk. Bu sebeplerden efsaneleşeceği futbolda iş yapamayacağını söyleyen antrenörleri olmuş ama o pes etmemişti.

?Okulda herkese ?Büyüyünce ne olmak istiyorsun?? diye sorarlardı. Bazıları doktor, bazıları da mühendis olmak isterdi. Ben sadece futbolcu olmak istedim ve her seferinde de ?Ben futbolcu olacağım? dedim. Başta öğretmen olmak üzere herkes bana gülüyor, deli gözüyle bakıyordu. Belki gerçekten de deliydim çünkü zil çalar çalmaz hemen topun peşine düşerdim, hiç ders çalışmadım çünkü futbolcu olamayacaksam yaşamamayı tercih ederdim. O gün Högaborgs?taki antrenörler benim futbolcu olamayacağımı söylediklerinde kendimle beraber bütün bir tesisi yakmak istedim. Ama neyse ki Bent Person oradaydı. Yanıma geldi ve ağlamakla futbolcu olunmayacağını, istiyorsa bizzat beni çalıştıracağını söyledi.?

Ardından bir futbol efsanesi olacağı yolculuğa hiç ara vermeden devam etmişti. Bundan sonrası onu zirveye taşıyacak yoldu. Helsinborg forması ile dikkatleri üzerine çeken, uzun enteresan saçlı bu çocuk Feyenoord?a transfer olacaktı. Henrik?i Feyenoord?a getiren Jansen?in gidişinden sonra Henrik bir türlü bir istikrar yakalayamamış, Feyenoord?daki kargaşada arada kaybolur duruma gelmişti. Ardından Jansen?in teklifi ile bu sefer Celtic?e geçmişti. Ve artık efsaneleşeceği sezonlar başlamak üzeriydi. Uzun yıllardır Glasgow?un gölgesinde kalan Celtic?in üzerindeki tozları silip, tekrardan vitrine koyacak ve bir Celtic Efsanesi olacaktı. Belki de İskoç olmayan, İskoç Futbolu?nu bilmeyen birçok kişi bu İsveçli yüzünden Celtic sempatizanı olacaktı. Celtic kariyerinde ayağının iki yerden kırılmasının ardından futbol kariyerinin bittiği düşünülürken o ??büyük futbolcu?? olduğunu göstererek, tekrar ayağa kalktı ve Avrupa?nın ??Gol Kralı?? oldu. Ve Celtic?lilerin idolü?

?Celtic taraftarı bambaşkadır. Siz onların idolü olabilirsiniz ama onlar asla sizi gördüklerinde İtalyanlar gibi yakanıza yapışıp boğmazlar. Sadece gördükleri yerde ayağa kalkıp alkışlarlar, elinize çiçekler sokuşturup hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ederler ve sizin de kendi hayatınızı yaşamanızı sağlarlar. Sadece ben oynuyorum diye İskoçya ve İrlanda katılmamasına rağmen 2000 Avrupa Şampiyonası?na binlerce Celtic?li geldi, benim için İsveç?i desteklediler, yüzlerini sarı-maviye boyadılar.?

Bir İsveçli olsa da İsveç ile Dünya Üçüncüsü olduğunda, Celtic tarihinin en iyi 11?ine girdiği kadar sevinmediğini söylecek kadar Celtic?li olmuş bir adamdır. Tüm bunların üzerine en tepeye çıkıp, Avrupa?nın en büyüğü olacağı kupayı kaldıracağı Barcelona?ya gözü yaşlı gitmiştir. Celtic-Barcelona maçında oyuna sonradan girip, golünü attığında hiçbir sevinç belirtisi göstermemiştir. Barcelona ile Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğunu kazandığı final maçında sonradan oyuna girmiş ve kupayı Barca?ya getirmiştir. O Arsenal maçından sonra;

?İnsanlar hep Ronaldinho?dan, Eto?o?dan, Henry?den, göklerdeki tüm yıldızlardan daha parlak olduklarına inandıkları futbol yıldızlarından bahsediyor. Ben bugün sahada hiçbirini göremedim. Larsson bu gece son 10 yıldır her futbol gecesinde olduğu gibi öyle bir parladı ki biz onun yanında sadece karanlıktaki figüranları oynadık? ? Henry

?Bugüne kadar en iyi takımlarda, en büyük yıldızlarla oynadım ama hayatım boyunca benim tek idolüm Henrik Larsson oldu. Bu gece bir kez daha onunla aynı takımda oynamanın hayatımda başıma gelen en güzel, en fantastik olay olduğunu çok daha iyi anladım. Sadece antrenmanlarda bana öğrettiği numaralar için bile hayatımın sonuna kadar onun karşısında saygıyla eğilsem yetmez!? ? Ronaldinho

Kariyerinin zirvesindeyken kendi isteğiyle borcunu ödemek için Helsinborg?a dönüyordu. Kısa dönem bir Manchester United macerası ve Helsinborg?da biten bir efsanenin futbol hayatı. Celtic?lilerin dediği gibi ??Kralların Kralı?na sonsuz teşekkürler???
 
Burada birkaç adam farklı duruyor..Xavi-Zidane-Messi-Ronaldo.Bu adamlar farklı gerçekten..Sadece yetenekli değil bunlar.Çok büyük futbolcular..

Dünya futbol tarihinin en önemli oyuncuları sayılırken Zidane ile Ronaldo akla gelmez pek.Hiç anlayamam.İzlemekten en zevk aldığım oyuncudur örnek olarak Zidane..
 
Rutgerus Johannes Martinus van Nistelroo? (Ruud van Nistelrooy)

nistelrooy.jpg


new-ruud.jpg


RVN? VanGol? Van Nistelgol?

Modern Futbolun en büyük golcülerinden? Kader midir, bilinmez ama Ronaldo gibi, Larsson gibi o da yaşadığı sakatlıklara rağmen Dünya Tarihi?nin en büyük golcülerinden biri.

Oss doğumlu bir Hollandalı. Sakin bir ortamda, çiftçiliğin yaygın olduğu bir dünyada yetişmiş bir gol makinesi. Sakinlikten çıkan patlamaların en büyüklerinden. Takımda yer bulabilmek adına stoper olduğu yalanını söyleyen daha sonra ilk profesyonel kulübü Den Bosch?ta ofansif orta saha olarak oynayan bir Hollandalı. Takımda meydana gelen sakatlıklardan sonra forvete geçer ve Dünya Futbolu?nun yeni gol makinesi yerine kavuşmuş olur. Ardından bir Heerenveen macerası, Nistelrooy?a hayalini kurduğu PSV?nin kapılarını açtı. İlk sezonunda 34 maçta 31 gol atıp, ikinci sezonunda 29 gol atarak Hollanda Ligi gol krallığını kazandı. 2001?de PSV?den Alex Ferguson?un takımı Manchester United?a transfer olduğunda, gerisinde ligde 67 maçta atılmış 62 gollük bir istatistik bırakıyordu. Aslında bu ortalama geçirdiği sakatlık nedeniyle biraz düşmüştü ancak bu haliyle bile Ferguson?u büyüleyen Nistelrooy, başka kulüplerin tekliflerini reddederek, Manchester yolunu tutuyordu.

?İngiltere?ye transfer olduğumda, televizyoncuların doğup büyüdüğüm yere kadar gelip eski arkadaşlarımla ve annemle röportaj yaptığını duyunca büyük bir şok yaşadım. Annem arayıp onlara ne demesi gerektiğini sormuştu. Sadece kendisi olmasını ve gerçeklerini dile getirmesini söyledim. Ama sonradan yazılanlara baktığımda daha da büyük bir şoka uğradım. Bana bu kadar büyük bir bonservis ücreti ödenmiş olmasına rağmen Beckham gibi giyinmediğim, büyük bir evde bir süperstar hayatı yaşamadığım için medya beni en baştan yadırgamıştı. Onlara göre benimki gibi sade bir hayat sürmek, sıradan şeylerden hoşlanmak görmemişlikle eş anlamlıydı. Bir süre sonra gazeteleri okumayı bıraktım. İngiltere?de gol kralı olduktan sonra ise Roy Keane?in uyarılarını dinleyip gazetelerde yazanlara gülüp geçmeye başladım. Bu kez de adım ?hiçbir şeyi umursamayan küstah Hollandalı?ya çıktı?

Manchester United macerasının ilk sezonunda 23 gol atan ve sekiz maç üst üste gol atarak bir rekor kiran Nistelrooy, yılın oyuncusu seçiliyor ve herkesi kendine hayran bırakıyordu. Hollanda?dan çıkıp İngiltere?ye gelmesine rağmen yaşam tarzını değiştirmeyen ve sessiz, sakin yaşantısına devam eden Nistelrooy, diğer arkadaşlarından bu yönüyle de ayrılıyordu.

?İlk önce basın toplantısında küçükken Manchester United?ı tutmadığımı itiraf ettiğim için beni yerin dibine soktular. Sadece birçok oyuncu gibi yalan söylemediğim için yerden yere vuruldum. Ama anlayamadıkları bir şey vardı ki küçükken Manchester?ı tutmuyor olmam, bu büyük kulübe para için geldiğim anlamına da gelmiyordu. Sadece para için bir takıma transfer olsaydım daha en baştan Real Madrid?e giderdim. Burada harika oyuncularla aynı takımda oynayarak kendimi geliştireceğimi, daha da iyi olacağımı biliyordum. Ayrıca Ferguson, sakatlanmama rağmen benden vazgeçmemiş, başkasını da almamıştı. Sonradan kendisiyle basının da ısrarla körüklediği tartışmalar yaşamış olsak da bir kere sadece böylesine dürüst ve sözünün eri bir insan olduğu için bile Ferguson?a karşı çok güzel hisler beslemeye devam ediyorum.?

Manchester United tarihinin en çok gol atan oyuncularından biri haline gelen gol makinesi, kariyerinin en güzel günlerini yaşıyordu. O dönem yaşadığı sakatlığa rağmen kendisini transfer eden Ferguson?un en büyük kozuydu. Beckham?ın ayrılışından sonra onu aradığını söylemiş ve Ronaldo ile arası açılmıştı. Ronaldo?yu bencillik ile suçlayan Nistelrooy?un, Ronaldo ile yaşadığı sorunlar giderek artmıştı. Bunun sonucunda da VanGol?ün Manchester macerası sona erecek, Manchester United transferinden önce kendisine talip olan ancak Ferguson?u hayal kırıklığına uğratmamak için gitmediği Real Madrid?in yolunu tutacaktı.

?Ferguson çok iyi bir teknik adam, akisini söyleseniz de United?a kazandırdıklarının yanında ne deseniz boş. Manchester United formasını giydiğinizde günün 24 saati boyunca aklınızda sadece Manchester United olur. Beckham, Ferdinand, Keane gibi oyuncularla aynı takımda bir maç dahi oynamış olmak futbol adına size hayatınız boyunca unutamayacağınız kadar çok şey öğretir. Keane?in zihinsel gücü ve sahada yaydığı futbol ateşi eşsizdir. Kaybetmekten nefret eder ve kazanmak için her şeyini ortaya koyar. Ama yine de United?da beraber oynamaktan en çok zevk aldığım oyuncu Ryan Giggs?ti. Futbol adına her şey Giggs?te var. Onun gibi top süren, orta yapan, gol atan ikinci bir oyuncu görmedim. Her oyuncunun bir fiyatı vardır ama Giggs?in yaptıklarını hiçbir para satın alamaz?

Sakin bir yapısı olmasına rağmen zaman zaman dilini tutamaması nedeniyle başına belalar açılan Nistelrooy, Real Madrid?de tekrar işine konsantre olup ilk sezonunda 37 maçta 25 gol atıyor, La Liga?nın gol kralı ve yılın oyuncusu oluyordu. Schuster ile de çok iyi bir sezon geçiren Nistelrooy, Schuster?in çalıştığı en zevkli teknik adam olduğunu söylüyordu. Real Madrid?de iki sezonda 53 gol atan Nistelrooy yine gittiği kulübü golleri ile taşıyor, yine gol makinesi ve VanGol unvanlarını boşa çıkarmıyordu. Ancak Nistelrooy yaşadığı talihsiz diz sakatlığı ile futboldan kopma noktasını geliyordu. Real Madrid?de geçirdiği sonraki iki senede 16 maçta forma giyip 11 gol atıyordu. Real Madrid?e sakatlıktan sonra döndüğü maçta golünü atıp tekrar sakatlanıyor ve Real Madrid macerasının sonuna geliyordu. Gittiği her takımda gol rekorları kıran Ruud?un yeni durağı Almanya?da Hamburg oluyordu. Hamburg?da 18 maçta 7 gol atan Nistelrooy, bu sezona da kupa maçında yaptığı hat-trick ile başladı. Gol makinesi yaşı 34?e gelse hala çalışmaya devam ediyor. O kalp o bedende attıkça, Ruud sahaya çıkabilecek durumda oldukça çalışmaya da devam edecek. Gol için yaratılmış, Hollandalı gol makinesine, Ruud van Nistelrooy?a selam olsun?

Şimdilik; 532 maç 335 gol?

NOT: Konuşmalar Ali Ece'nin Nistelrooy ile ilgili bir yazısından alnımıştır.
 

Üst