Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2)

Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER

Soruları bugün ulaştırdım Kerem Abiye. Uygun bir zamanda cevaplayıp bana gönderecek. Çok güzel bir röportaj olacağının şimdiden garantisini verebilirim. :)
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER

Bu haftaki konuğumuz sitenin sevilen yüzlerinden birisi; Kerem Seçer.

Buyrun hep beraber Kerem Seçer?i daha yakından tanıyalım...

1) Bir Galatasaray sevdalısı olan Kerem Seçer'i biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

Yıllar öncesinin büyük ama bugünün en ufak, en şirin şehirlerinden biri olan Zonguldak'ta küçük bir kasabada doğdum. İki senesi Bartın'da olmak üzere hayatımın 20 yılı buralarda geçti. Lafta değil özde Zonguldaklı olduğum, beni tanımak isteyenlerin öğrenmesi gereken detayların başında gelir. Çünkü yetiştiğim şehrin özelliklerini geliştirerek yoluma devam ettim, hiç bozulmadım. Özün böyle ama yaptıkların nasıl diye soracak olursanız o konuda bu kadar olumlu cevap verebileceğimi sanmıyorum. 26 yıllık yaşamımın 20 yılı sadece taşrada değil aynı zamanda okullarda geçti. İdeallerimi gerçekleştirmek için yaşıma takılmadan çabaladım, umudumu hiç yitirmedim ama malesef okul hayatı istediğim gibi yürümedi. Bugün AÖF okuyan, önlisans bilgisayar mezunu, hem Bilgisayar Öğretmenliği hem de Bilgisayar Mühendisliği terk ama geleceğe okuduğum andan daha parlak bakabilen, okuduğum andan daha mutlu olan bir insanım. Yine hedeflerim var ve kısa sürede bilgisayar teknikeri olarak beni memnun edecek şartlarda çalışan biri olarak hayatıma devam edeceğim inşallah.

2) Galatasaray'a olan bağlılığınız ne zaman başladı? Galatasaray'ı diğer kulüplerden ayıran özellikleri neledir?

Nasıl Galatasaraylı olduğumu doğruyu söylemek gerekirse tam olarak hatırlamıyorum. Ailemin ve çevremin olumlu anlamda etkisi olmadığını biliyorum. Yalnız Galatasaray'a bağlılığımın nasıl arttığının bilincindeyim. Babam Fenerli, dayım ve amcam Beşiktaşlı, dedem Trabzonsporlu, benden küçük de olsalar kardeşlerimin biri Fenerli diğeri Beşiktaşlı, en iyi arkadaşlarım da hep Fenerli ve Beşiktaşlı. Bu yapı içerisinde Galatasaray'ı sahiplenmem zor olmadı. Her tartışmada daha fazla araştırdım Galatasaray'ı, her tartışmada daha fazla öğrendim, her tartışmada daha fazla sevdim. Galatasaray'ın ne olduğunu bilerek Galatasaraylı oldum. Bu sayede de benim olduğuna inandığım Galatasaray'a daha fazla bağlandım. Galatasaray'ı diğer kulüplerden ayıran özellikleri sıralamaya kalksam vakit yetmez ama benim için bir tanesi yeter. Galatasaray benim ve benim olan her şey diğerlerinden daha üstündür, güzeldir.

11219520.jpg


3) Hayata bakış açınız nasıldır? Olgunlaştıkça hayata bakış açınızın değiştiğini hissettiğiniz oluyor mu?

Hayata bakış açımın kaynağında kesinlikle umutlu olmak yatıyor. Hangi konuda olursa olsun, bazen dile getiremesem de umudumu hiçbir zaman kaybetmiyorum. Bunu da bir şeyler yaşadıkça kazandım ben. Henüz olgunlaşmadığım dönemlerde belki de depresif bir hayatım vardı ama zaman aktıkça her şeyin tersine döndüğünü gördüm. Şimdi yaşadığım her olayın ardından nasıl çıkış yolu bulacağımı, beni mutluluğa götürecek yolun karşıma mutlaka çıkacağını çok iyi biliyorum. Okul hayatım buna en güzel örnek. Henüz birkaç ay önce okulla ilişiğim kesildi ama ben mutsuz, bitik bir durumda değilim. Umutluyum, yakında yine güzel şeylere sahip olacağım. İstiyorum, inanıyorum, hissediyorum ve alacağım.

4) Kerem Seçer, işten okuldan arda kalan zamanını nasıl değerlendirir? Hobileri nelerdir, fobileri varsa bunlar nelerdir?

Hobim de fobim de internet. İnternete girmeyi çok sevdiğim gibi internete saplanmaktan da çok korkuyorum. Bazen hiçbir şey yapmasam da GSBasket'te dakikalarca sayfaları yenilediğimi biliyorum. Bunun dışında text tabanlı oyunları çok seviyorum. Salonda basketbol izlemeyi söylememe bile gerek yok ama çok özlediğim için bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Yalnız kalmak ve hayvanlar da fobilerim arasında. Hayvanların beni sevmediğini düşünüyorum. Başta köpeklerin. :) Ayrıca fobi değil ama yemeğin içindeki pişmiş soğanı hiç sevmiyorum. Çiğ yerim ama pişmiş yemem.

5) Basketbola gönül vermiş bir isimsiniz. Bu spora ilginiz ne zaman başladı? Basketbol sizin için ön planda mıydı? Sizin için basketbolu cazip kılan unsurlar hangileridir?

2000 yılından önce gazete köşelerinden, TRT ve Cine 5 ekranlarından takip edebiliyordum basketbolu. Murat Murathanoğlu ve İsmet Badem'i çok seviyordum, Fanatik Basket alıp okuyordum devamlı. Futbol kadar derin bir sevgim yoktu o zamanlar. Ama futbol kadar oynuyordum. Her şey NBA Live serilerine sarmamla başladı, yani futbolun önüne geçmesi. Kardeşlerimle saatlerce oynuyorduk. Beni ilk kendine bağlayan NBA oldu yani. 2000 yılıyla beraber önce oyunlar, sonra internet siteleri derken iyice sevmeye, ilgilenmeye başladım. Avrupa Basketbolu sevgim ise basketbolu tam anlamıyla öğrenmemle başladı. Basketbolu öğrenmeden önce NBA, öğrendikten sonra Avrupa oldu yani gözdem. Hala da öyle. Futbolun önüne geçmesinde de basketbolun özü yatıyor zaten. Daha teknik, daha istatistiksel, daha heyecanlı ve en önemlisi daha ilgiye aç, en azından Türkiye için.

6) Bu sezon basketbol şubesindeki takımlarımızdan beklentileriniz nelerdir? Sezon sonunda Avrupa'da ve Türkiye'de istenilen başarılara ulaşabilir miyiz?

11587111.jpg


Amerikalı Shumpert ile erkek takımımızdan ligde yarı final, Avrupa'da ise çeyrek final bekliyorum. Shumpert yerli statüsüne geçebilseydi ve bir uzun alabilseydik ligde final, Avrupa'da ise şampiyonluk bekliyor olacaktım. Ufacık bir değişiklik benim beklentilerimi de yerle bir etti. Şu kadro yapısıyla ligde şampiyonluk beklemek bence hayalcilik. Kimse kusura bakmasın, ben de umut ediyorum başarıyı ama destekli umut ediyorum. Umut etmek ile hayalcilik çok farklı şeyler. Tavsiyem kimsenin hayalci olmaması, yoksa üzülen kendileri olur. Kadın takımından beklentim ise tek. Ligi lider bitirmek, saha avantajını elde etmek ve şampiyon olmak. Tabi bu beklentiyi gerçekleştirmek için formda bir Seimone, formda bir Işıl ve motive yerlilerin bir arada olması gerekiyor. Sylvia'yı saymıyorum. Bu şartlar gerçekleşirse şampiyon oluruz. Biri eksik olursa olamayız. Açık ve net. Avrupa'da ise beklentim çeyrek final ama maddi kapasitemiz Final Four. Buradaki detay ise kura şansı. Tekerlekli sandalye takımından çok şey beklemiyorum, onların yerine kulüpten çok şey bekliyorum. Kulüp onlardan ilgisini esirgemesin benim için yeterli.

7) Galatasaray Basketbol Şubesi'ndeki son beş yıldaki gelişmeleri, değişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Galatasaray'ın son beş yılı şüphesiz yönetimin bakışı, taraftarın ilgisi ve maddi sorunların yaşanmaması açısından çok olumlu geçti. İnsanlar sever veya sevmez Murat Özyer'in takımı ile taraftarın salona gelmeye başlaması ve bu spora daha fazla ilgi gösteriyor olması aynı zamana denk geliyor. Murat Hoca döneminde yeni bir sürecin ilk adımları atıldı. Bu süreç ve kendisini hiç sevmesem de Ahmet Dedehayır'ın gelmesi kadın takımına olan ilgiyi de tetikledi. Bu yüzden çok önemliydi. Aynı yıllarda ortaya çıkan sponsorluk ilişkileri de yine zararları olmasına rağmen Galatasaray'ın maddi sorun yaşamayan bir kulüp imajı kazanması açısından çok yararlı oldu. Cafe Crown döneminde neredeyse hiç parasızlık diye bir problemle karşı karşıya gelmedik. Geçen sene erkek takımında yapılan transferlerdeki üst düzey başarı ve skandala rağmen taraftarın takıma destek olması bir şeylerin değiştiğini gösteriyor. Aynı şekilde kadın takımımıza yapılan WNBA patentli transferler de maddi yapının iyice güçlendiğini gösterdi. Bunlar olumlu ve yüzeysel gelişmeler ama bu maddi yapı içerisinde başarısız bir yönetim anlayışı da basketbola hakim oldu. Ben bilgisayarcıyım ve ne zaman bilgisayarları araştırmaya kalksam fiyat-performans olayına bakarım. Galatasaray'a da öyle bakıyorum. Galatasaray'ın öz kaynakları ile performansı arasında çok fark var. Bu yüzden beş yılda ilgi artsa da, mali yapı düzene girse de işin performans kısmında başarı gelmedi. Her ikisi de olsun ve etik olsun ben o zaman mutlu olacağım. Ya da her ikisi de olmasın ama etik olsun ben yine mutlu olacağım.

8) Bu sezon Beko Basketbol Ligi'nin kalitesi 2007-2008 sezonundaki kaliteye o ''altın çağa'' ulaşabilir mi? Allen Iverson'un Beşiktaş Cola Turka'ya transferini nasıl değerlendiriyorsunuz? Ligimizdeki en kaliteli oyuncular ve takımımızda görmek ve görmemeyi istediğiniz oyuncular kimlerdir?

Iverson transferi Türk basketbol tarihinin en büyük transferidir. Beşiktaş'ın da bu transferi başarı gelsin diye yapmadığı apaçık ortada. Varolan takımı baltalamadığı da ortada. Zaten yapacakları en fazla yarı finaldi, şimdi de öyle olacak. Ama çektikleri ilgi, yaptıkları reklam onlara yetecek. Yalnız Iverson geldi diye Beşiktaş'la ilginç şekilde dalga geçenleri gerçekten anlamıyorum. Fanatizmi basketbolun önüne geçirmeyelim lütfen. Benim istediğim Iverson'ı burada izlemek, Beşiktaş'ın başarı veya başarısızlığı değil. TBL ise basketbol anlamında altın çağ demesem de çok iyi bir yıl geçirecek. Efes ve Fener'in başarılı yabancı koçlarla anlaşması, Oktay Mahmuti, Iverson, Banvit'in istikrarlı ve eksiksiz kadrosu ve sürpriz yapabilecek seviyede birçok takımın olması ligi güzelleştirecek. Tabi en sonunda şampiyon olan yine Efes veya Fener olacak. Banvit tecrübesizlik yapmazsa, Galatasaray uzun sorununu hallederse ve Beşiktaş'ta Iverson iyi oynar ve Ignerski yerine uzun alınırsa şampiyonluğa oynar. Tabi bu takımlar içinde kadro yapısı en zayıf takım biziz. Bizim avantajımız koçumuz.

Ligin en kaliteli oyuncuları; Chatman, Rakocevic, Becirovic, Kerem Gönlüm, Lavrinovic, Ali Karadeniz, Iverson.

Kadroda görmek istediklerim; Kerem Gönlüm, Becirovic, Ali Karadeniz, Emir Preldzic, geçen seneki Kaya Peker, kadınlarda da Birsel ve Esmeral.

Görmek istemediklerim; Mirsad, Fatih Solak, kadınlarda Nevriye.


9) Sadece Türkiye'deki basketbolu değil, Avrupa'daki basketbolu ve NBA'i de yakından takip ediyorsunuz. Çok sayıda basketbolcuyu yakından tanıyor ve unutmuyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Türkiye'den, Avrupa'dan ve NBA'den bir beş çıkarmanızı istesek, bu oyuncular kimler olur?

43420772.jpg


NBA'e çok fazla ilgi duyduğumu söyleyemem ama hergün kim ne kadar atmış diye Boxscore'lara mutlaka bakarım. Buradaki bazı sayfaları da devamlı takip ediyorum. Ama oyuncuların özelliklerini çok bilmiyorum. NBA oynamaya başlarsam sanırım o yardımcı olur bana. :) Avrupa basketbolunu çeşitli forumlardan, bloglardan ve sitelerden takip ediyorum. Maçları internet üzerinden izlemeye çalışıyorum ama bu sene pek vaktim olmuyor. İstatistiklerde ilgi çeken oyuncuları da hemen araştırıyorum. Nerede oynamış, kaçıncı yılı falan diye. Genelde makalelere de bakıyorum ama çok ilgimi çeken oyuncu olursa. Fantasy Challenge da oyuncu datamı geliştirmemde etkili oldu tabi. Arda abi kadar olmasa da detayına iniyorum olayın. :)

Avrupa beşim; Teodosic, McIntyre, Diamantidis, Khryapa, faul problemine girmeyen Big Sofo. :)

NBA beşim; Paul, Kobe, LeBron, Durant, Howard




10) ultrAslan ile ilişkiniz ne zaman başladı? Bu ilişki sizin maçlara daha fazla gitmeniz için imkan sağladı mı? Son zamanlarda uA'ya ilişkin bakış açınızda değişmeler oldu mu?

2005 yılında uA içinde etkili olan Ali Erbaş'ın bir forumda tavsiyeleriyle bu oluşuma sıcak bakmaya başladım. 2006'da Marmara'ya gelince de ilk işim kulübe katılmak oldu. Arkadaşlarla birçok maça gittik, birçok maçın organizasyonunu yaptık. Marmara'da kulüpte kısa süre başkanlık yaptım, uA-UNI'de de üç ayrı başkanla Koordinasyon Kurulu'nda çalıştım. Sonra uA forumda da moderatörlük falan aldım ve devam ediyor bu görevim. Bu oluşuma girdim ama hep bir şeyler yapmak için çabaladım yani. Oturduğum yerden eleştiri yöneltmedim hiçbir zaman. Forumda ve salonda amatör branşlara ilgi çoğalsın diye çok vaktimi harcadım. Hep talep ettim, istedim. Kimi zaman isteklerim karşılandı, kimi zaman karşılanmadı ama sahiplendim bu sayede. Bu benim maçlara gitmemi de etkiledi tabiki. Dedim ya birçok maça zaten organizasyonu ben yaptım ama geçti o günler artık. Şimdi gruba tek katkım forum kaldı malesef. Oluşuma bakış açım da girerken de değişti, zaman geçtikçe de değişti, şimdi de değişiyor. Ama uA'nın varlığına değil, kişilere (eskilere değil yeni nesile asıl). Çünkü yeni nesil uA'yı ileriye götürecek projeler yerine holiganizm peşinde. Tabi geçen sezon yaşanan tatsız bir olay da ekstra soğuttu beni kişilerden. Bunu atlayamam, kendime ihanet etmiş olurum.

11) Ocak ayında açılması planan Aslantepe Stadı'nın sizde uyandırdığı hisler nelerdir? Ayrıca mabedimiz olan Ali Sami Yen'de de son sezonumuz. Bir yanda Ali Sami Yen'in sizdeki yerini anlatabilir misiniz?

Ali Sami Yen'de uzun yıllar maç izlemiş biri değilim. Bu yüzden stad hakkında yıllarını oraya vermiş insanlar kadar şey söyleme hakkını kendimde bulamıyorum. Yine de iki sezon full maç izlemiş biri olarak birçok anım olduğu tabiki. En önemlisi de şüphesiz olaylı Fenerbahçe maçıydı. Öncesi, içeride yaşadıklarım ve sonrasıyla unutulmazdı. Aslantepe konusunda ise heyecanlıyım. Kameralardan canlı takip edenlerden biri de benim. Hele çimlerin serilişini izlediğim anları şimdi düşünüyorum da çok komik geliyor. :) İlk maçı düşünemiyorum bile. Mutlaka orada olmam gerekiyor ama onu biliyorum. İnşallah kombineli olarak orada olurum ama henüz hangi şehirde olacağım belli değil malesef. Genel olarak da güzel olacağını düşünüyorum. Takıma mutlaka hava katacak, taraftarı daha fazla kendine çekecek ve rakiplerin korkulu rüyası olacak. Tabi beklentilerimin çok altında stad, bunu da söylemek istiyorum. Geri sayıma başladık, bekliyoruz yine de.

12) Bir birlikteliliğiniz var. Öncelikle mutluluklar dileriz. Birlikteliğin mutlu sona ermesi için her iki tarafa da düşen sorumluluklar nelerdir?

Birliktelik adı üzerinde iki kişinin bir arada olması anlamına gelir ama daha çok manen tabiki. Mutlu sona ulaşmak için iki kişinin de sevmesi, iki kişinin de anlayışlı olması, iki kişinin de birbirine saygı duyması, iki kişinin de birbirine destek olması gerekiyor. Zor anlarda hem erkeğin hem de kadının sorumluluk alması, fedakarlıkta bulunması gerekiyor. Her iki tarafın da birbirinden hayata dair bir şeyler öğrenmesi gerekiyor. Paylaşım çok önemli. En önemlisi de "biz" kavramının oturması gerekiyor, sen ve ben öznelerine bağlı bir birliktelikten daha çok sağlam olduğunu düşünüyorum bunun. Bir anlamda sahiplenmedir bu. Bunların hepsinin mükemmel olması beklenemez tabiki ama mükemmele yaklaştıkça sağlam bir ilişkinin temelleri de atılmış oluyor. Tabi ilişkide monotonluk da olmaması gerekiyor. Üsttekiler istediği kadar mükemmel olsun, her günü aynı olan insanların mutlu olması beklenemez kesinlikle.

13) Gsbasket'ten birçok kişi ile tanışmışlığınız var. Ancak, Şamil Turançiftçi'nin sizde ayrı bir yeri var diye düşünüyoruz. Bu dostluk nasıl başladı?

Ne yalan söyleyeyim Şamil'i ne zaman tanıdığımı hatırlamıyorum. Doğal olarak gelişmiş, samimi bir dostluğumuz olduğunu düşünüyorum. Tabi bu dostluk Banvit deplasmanında bir hayli gelişmişti. Taksim'deki buluşmalar, beraber Ankara yolculuğu derken bir anda aramızda sıcak bir dostluk gelişti. Sorunlarımı anlattığım, yardımlaştığım, mutluluğumu paylaştığım nadir insanlardandır Şamil. Tabi şartlar sık sık beraber olmamızı engellediği için çok fazla vakit geçiremiyoruz ama ileride daha da gelişecektir mutlaka. Belki aynı evde de kalırız, belli olmaz. O zaman GSBasket bizim evde toplanır işte. :)


11084066.jpg


14) Gsbasket'teki bazı üyeler, buluşma randevularına gelmediğiniz ''onları ektiğinizi'' söylüyor. :) Bu konudaki sorulara yanıtınız ne olacak?

Ekme demeyelim de sorumlulukları yerine getirmeme konusunda son 1 yıldır sorun yaşadığımı biliyorum. Konya'da Alperen'i ziyaret edemedim, Emre abi ile maç izleyemedim, Savaş'ın davetlerine bir türlü olumlu yanıt veremedim, patronum Önder abinin benden isteklerini, daha doğrusu benim yapacağım dediğim şeyleri yapamadım. Hepsinin bilincindeyim. Ankara'dakileri de yavaş yavaş ekiyorum ama çaktırmamak gerekiyor. :) Şaka bir yana bunların çoğunun nedeni henüz düzenli bir yaşama sahip olamamamdır. Başta okul olmak üzere yaşadığım sorunlar yüzünden hayatım çok değişti. Sevdiklerimden anlayış bekliyorum. :)

15) İnternetin hayatınızda önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. İnternet, doğrularıya yanlışlarıya bir bilgi deposu, aynı zamanda bir oyun dünyası. İnterneti kullanırken hem bilgiye ulaşmada hem de oyun platformu olarak kullanmadaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Oynadığım oyunlar için bilgi toplayarak bu dengeyi sağlıyorum. :) İşime yaramadığı kesin de olsa oynadığım oyunların bana kendi dallarında çok şey öğrettikleri kesin. Hatta İngilizce'me bile önemli katkısı oluyor. Mesela şimdi Yahoo Fantasy'ye başladık, o sayede hem bilmediğim İngilizce terim olursa onu öğreniyorum hem de gerekli olmasa da oyuncuları tanıyorum. Aynı şekilde Euroleague'deki de öyle. Ama doğrudan bilgi topladığım anlar oyundan daha çok oluyor. Dikeygeçiş ile mühendisliğe geçerken edindiğim tüm bilgileri sanal aleme borçluydum. Dikeygecis.org forumuna girmesem geçiş yapamazdım. İyi sonuçlanmadı belki ama önemli tecrübe edindim. Aynı şekilde okulda proje verildiğinde hazır kodları netten buluyordum. Bu yönden de feci derecede işime yarıyordu. Yine geleceğe yönelik plan yaptığım şu günlerde hem forumlardan hem de haber sitelerinden ciddi şekilde faydalanıyorum. Google'ı da iyi kullandığımı düşünüyorum. Google deyip geçmemek lazım, iyi kullanırsan bilgiye ulaşırsın ve ulaşabildiğimi düşünüyorum. İnternetin bana faydası çok fazla. Bu yadsınamaz ama zararı daha çok. Çok şey aldı götürdü benden, başta bana verdiği okulumu geri aldı mesela.

16) İstanbul'da ve Ankara' da yaşadığınız zamanlar oldu. Bu iki şehrin birbirine göre artıları ve eksileri muhakkak vardır. Siz hangi şehirde yaşamak isterdiniz, ya da üçüncü bir seçenek olarak yurt dışında yaşamak gibi bir fikriniz var mı?

Zonguldak'ta (18 yıl), Bartın'da (2 yıl) ve İskenderun'da (2 yıl) yaşayan biri olarak ilk etapta iki şehir de bana acayip büyük gelmişti. İstanbul'a küçükken birkaç kez gitmiştim ama hem küçüklüğün etkisiyle hem de ilk kez gitmenin büyüsüyle bende korkunç büyük bir şehir etkisi bırakmıştı. Sonra yaşamaya başlayınca tam anlamıyla sudan çıkmış balığa döndüm. İlk gittiğimde yolları, otobüsleri öğrenirken çok zorlandım. Özgürlüğün de verdiği avantajla yavaş yavaş şehri öğrendim ve şimdi çok da büyük gelmiyor. İstanbul'u seviyorum aslında ama dezavantajları çok. Trafik büyük bir dert. Metrobüs gelmese insanı intihara götürürdü o derece yani. Maç günleri karşıya geçmenin bana yaşattığı stres anlatılamazdı. Hele küçük bir şehirden gelmişseniz tam bir kabus oluyor trafik. Bunun dışında sık sık gezdiğin yerlerin güvenliği insanı tedirgin ediyor. Yanınızda sevdikleriniz de olunca maça gidiyorsun sorun oluyor, gece çıkıyorsun sorun oluyor, İstiklal'e gidiyorsun sorun oluyor. Bana hiç güven vermiyor bir kere İstanbul. Artı Ankara'ya göre feci şekilde pahalı. Tamam Ankara'da da çok lüks yerler var ama İstanbul'un her yeri lüks olmuş durumda. Bunun dışında avantajları var tabiki. Sosyal aktivite sayısı fazla. Hiç canınınız sıkılmaz. Eve yemek söylemek çok kolay. :) Gece istediğiniz saatte ulaşım imkanına sahipsiniz. Ankara'ya göre taksi de uygun bence. Ulaşımda da Türkiye'nin maddi olarak en uygun şehirlerinden biri İstanbul. Ama dedim ya trafik ve maddiyat (ev, yemek vs.) büyük bir sorun. Ankara ise biraz daha sakin ve yaşanabilecek bir yer. Ama denizi yok işte. (Denize girmeyi hiç sevmem ama başucumda olsun isterim.) Evler kısmen daha uygun. Olanakları da İstanbul kadar olmasa da var. Ve devlete bağlı olarak yaşamak daha uygun ve imkanı çok daha fazla. Ama gece ulaşımı tam bir dert. Ama şöyle bir detayla sonlandırayım. Metroya veya metrobüse yakın otur ve ev senin olsun, 1000 kere İstanbul derim. Ama evin yoksa İstanbul zor.

17) Kitaplarla aranız nasıl? Hangi tür kitapları okumaktan hoşlanıyorsunuz? Aynı zamanda bir tiyatro seyircisi olduğunuzu biliyoruz. Bu ilgi nereden geliyor?

Kitaplarla aram limoni. Orta sona kadar feci kitap okurdum ama PC ile tanışınca kitap ile ilişkime son verdim. PC hayatımı çok değiştirdi ama bir an önce kurtulmak istiyorum. PC olmadığı zaman kesinlikle ruhsal olarak daha sağlıklı oluyorum. Kitap okumak da güzel de üşeniyorum ya. En son kız arkadaşımın verdiği kitabı heyecanla okurken ders kitaplarına dalıp o heyecanı kaybettim yine. Ama yine de evimde büyük bir kitaplık olsun istiyorum, olacak da. Pek kitap okuyamadığımdan hoşlandığım kitap türünü de söyleyemeyeceğim ama Cumhuriyet sonrası Türkiye tarihi ile ilgili kitapları okumak istiyorum ilk fırsatta. Yakın tarihi seviyorum. Sık sık da belgesel izleyerek fikir sahibi olmaya çalışıyorum.

Tiyatroyu küçüklükten beri çok severdim ama ancak TV'de izleme şansım oluyordu. Nasıl bir zevkse artık bu. :) Zonguldak'ta 2-3 kez izlediğim küçük oyunlar hariç fırsat bulamadım ama kız arkadaşımla tanıştığımdan beri tiyatroya aşırı ilgi duyuyorum. İstanbul'da gitmediğimiz oyun kalmadı neredeyse. Tabi tiyatroya giderken birçok gerçeğin de farkına vardım. Bir kere tiyatroya ilgi kesinlikle az değil, hatta oran olarak sinemadan bile fazla. Her gittiğim oyunda dolu bir salon karşıladı beni. Salonların kalitesi, temizliği ve olanakları hoşuma gitti. Özellikle devlet tiyatrolarında yer bulmak da çok zor oluyor. Özellere de ilgi var ama pahalı olması sebebiyle devlet ve şehir tiyatroları kadar değil tabiki. Aslında asıl sorun özelde. Masrafları karşılamak zor olduğu için zor şartlarda devam ediyorlar. Tabi Yılmaz Erdoğan gibi reklamını iyi yapıp, TV'lerde boy gösterirsen de feci fiyatlara bilet satıyorsun ama herkes onun kadar şanslı değil. Toparlarsam tiyatroyu çok seviyorum ama tek başına izlemeyi değil. Şu anda tek olduğumdan gidemiyorum, Ankara'dakilerle de gidemedik. Bir organizasyon daha suya düştü. :)


89225775.jpg


18) Söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Son olarak Gsbasket üyelerine bir mesajınız var mıdır?

Burada birçok kişi ile uzun tartışmalara giriyorum. Sevenim olduğu kadar sevmeyinim de çoktur sanırım. Ama bunun temelinde bu siteye verdiğim önem yatıyor. Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğim şeylerin başında geliyor burası. Bazen çok bunalsam da bırakamıyorum, ailem oldu çünkü. İnsan ailesini bırakabilir mi? Ben aileme düşkünüm bırakamam. Ama ailem için, site için de her türlü kavgayı yaparım. Sitenin kalitesi için, şubenin kalitesi için bir şeylerin kavgasını veriyorum. Burada çokluğun değil kalitenin ön planda olmasını hayal ediyorum. Galatasaray kadar basketbolun da sitenin temel yapıtaşı olmasını istiyorum. Burasının tam anlamıyla basketbol ve sporun her branşının eşit şartlarda konuşulduğu bir site olmasını istiyorum. Benim kavgam buna yönelik, kişilerle sorunum yok kesinlikle. Herkes bunu bilirse sevinirim. GSBasket'in değerini bilmek gerekiyor çünkü. GSBasket kadar sporun her dalına hakim bir forum daha yok. Buraya sahip çıkın, başka bir şey istemiyorum.

Söyleşi için de gerçekten çok teşekkür ederim. Çok yoğun olduğumdan, beynim feci derecede dolu olduğundan tam anlamıyla kendimi anlatamadım belki ama bununla idare edin artık. :)


Hayatımın EN'leri

En sevdiğim yemek; Karışık ızgara
En sevdiğim kıyafet; Göbeğimi gizleyen kıyafetler :)
En sevdiğim müzik türü; Anadolu Rock
En sevdiğim araba; Hatchback modelleri seviyorum.
En sevdiğim elektronik araç; Laptopum
En sevdiğim kitap; The Secret
En sevdiğim film; The Godfather serileri ve Neşeli Günler
En nefret ettiğim şey; Çok bilmiş insanlar
En korktuğum şey; Yalnızlık
En çok arzuladığım şey; Ekonomik özgürlüğüm
En fazla pişmanlık duyduğum şey; Okul hayatımın başarısızlığı

Tek kelimeye tek cevapla Kerem Seçer;

İnternet ===> GSBasket
Marmara ===> Üzüntü
Voleybol ===> Savaş Eskigülek
Nevizade ===> Organizasyon
Karıncaezmez ===> Karşılıksız Sevgi
Cafe Crown ===> Nescafe
Neeskens ===> Rijkaard
Jardel ===> Gol
GsBasket ===> Aile
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER

İçki ile arası nasıl? İçtiğinde nasıl bir ortamı tercih eder. Ne içmeyi sever?

Takım elbise giymekten hoşlanırmı?

Sınırsız parası olsa Aslantepe'de hangi tribünde veya locada maç seyretmek ister?

Yurtdışına nasıl bakıyor. Orada yaşamak istermi?

Basketbol ve futbol dışında ilgilendiği spor dalları hangisi?

Bu sorularıma yanıt alamamışım:)
Uzun dolu dolu yanıtlar vermiş Kerem. Gerçekten güzel röportaj olmuş. Bir solukta okudum. Umarım hayat ona karşı cömert davranır. Madem The Secret en sevdiği kitap o mantıkla umarım isteklerini çok ister:)
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER

Güzel bir röportaj olmuş,Kerem abiyi dahada yakından tanımış olduk,röportajı gerçekleştiren arkadaşların ellerine sağlık.
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER

Sühan Cem' Alıntı:
İçki ile arası nasıl? İçtiğinde nasıl bir ortamı tercih eder. Ne içmeyi sever?

Takım elbise giymekten hoşlanırmı?

Sınırsız parası olsa Aslantepe'de hangi tribünde veya locada maç seyretmek ister?

Yurtdışına nasıl bakıyor. Orada yaşamak istermi?

Basketbol ve futbol dışında ilgilendiği spor dalları hangisi?

Bu sorularıma yanıt alamamışım:)
Uzun dolu dolu yanıtlar vermiş Kerem. Gerçekten güzel röportaj olmuş. Bir solukta okudum. Umarım hayat ona karşı cömert davranır. Madem The Secret en sevdiği kitap o mantıkla umarım isteklerini çok ister:)

Seni mi kıracağım abi buradan cevaplayayım. :)

Alkol kullanmıyorum, hayatımda da hiç kullanmadım. Ama alkol kullanan insanların kullanmayan insanlardan da bir farkı yok benim için. Öyle sapkın düşüncelere sahip değilim yani.

Takım elbise bana çok yakışıyormuş ama giydiğim zaman kendimi acayip farklı hissediyorum. Rahat olamıyorum bir türlü.

Aslantepe'de ise loca yeri konusunda tercihim yok ama ortadaki localardan birini alırdım sanırım.

Yurt dışında yaşamak istemiyorum abi. Kültürümüzü seviyorum ben.

Spor yapma konusunda beceriksizim ama izleme konusunda tuttuğum tarafa göre branş ayırt etmiyorum. Her zaman da taraf tutarım, tarafsız kalamam. :)

The Secret da çoğu kişiye saçma geliyor ama benliğimin farkına varmamda çok etkili oldu. Oradaki düşünceler beni mutlu ediyor.
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Çok güzel, çok dolu olmuş vallahi. Kerem'i okuyup düşündüm de ben kendi röpörtajımda çok boş konuşmuşum yahu :) . Kerem ya işte kalite adam.

Bu arada benimde seni çok sevdiğimi söylememe gerek varmı Kerem'cim, çok değerlisin benim için.

Bende senin arkandanım arkadaşım :) :) .
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Çok çok çok keyifli bir röportaj olmuş.
Uzun uzun birşeyler yazmak istiyorum.
Kerem forumda yüzyüze tanışmasam da samimiyetine inandığım bir insan.Şimdi röportajını okuyunca daha da samimi geldi bana.İstanbul ve Ankara hakkındaki düşüncelerine kesinlikle katılıyorum.
Pozitif düşünen insanların gücüne inanıyorum, Keremde de acaip ön plana çıkmış bu.Hayatın karşısında yılmamak lazım bencede,sen bir kere ezilip büzülürsen seni hep ezip büzmeye başlıyor çünkü.
Bu pozitifliğinde galiba okuduğu Secret'in etkisi çok.
Cumartesi sabahı acaip bir keyifle okudum, mutlu oldum.
Umarım sende hep mutlu olursun Kerem,ilişkinde, iş hayatında...
Röportajı yapan arkadaşlar,emeğinize sağlık.
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Güzel olmuş, samimi cevaplar vermiş Kerem. Hem kendisine hem de ekibe teşekkür ederim..
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Okuyanlar sıkılmadıysa bundan daha değerli bir şey olamaz bu hafta için. Tugay da ilgilendi ciddi şekilde, sağolsun.
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Ekmiyormuş da isteklerimize yanıt veremiyormuş, peh peh :)

Kerem Abi bu forumda en fazla değer verdiğim insanlar arasında gelir kesinlikle. Mesela bana bu kadar uzun bir yazıyı internet ortamında baştan sona okutmak çok zordur, köşeyazılarını okurken bile uzun yazan yazarların yazılarını yeni yeni kendimi şartlandırarak okuyorum. :)

Kerem Abi, seni çok seviyoruz, ümit ediyorum ki yıllar boyu sürer birlikteliğimiz. Tabii birlikte olabilirsek de daha güzel olur yani, arada arayıp-sorarsan; arada görüşelim dersen yahut görüşme tekliflerimize olumlu yanıt verirsen... :)
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Yalnızlıktan korktuğunu ifade eden Kerem´in röportaja konulan fotoğraflarında tek çekilenlerin tercih edilmesi ilginç olmuş. Röportaj ekibi "yalnız adam" imajını mı vermeye çalıştı yoksa. : )

Şaka bir yana dolu dolu bir röportaj olmuş. Emeği geçen herkese teşekkürler.
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Alperen kısa sürede iletişime geçeceğim senle. :) Kısa sürenin ucu açık ama. :)

Onur abi fotoğrafları genelde son 1 yıl içinden çektiğim için özellikle bu siteden veya Galatasaray camiasından kişilerle çektiğim fotoğraflardan koyamadım. :)
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Bir kez daha yazayım; Kerem'in röportajının bu kadar geri kalması çok şaşırtıcı.. (Burada bana Tugay Aktepe kardeşim ile bir polemik konusu çıkar mı diye kurcalıyorum ama zor : )) )

Geç ama güzel oldu.. Bilmediklerimizi öğrendik.. Bu arada Ankara'da taksiler gerçekten çok pahalı.. Bunu da öğrettiler bize bir şekilde..
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Güzel düşünceleriniz için teşekkürler.

Kerem Seçer, gerçek bir arma sevdalısı. Onu soğuk bir kış günü bizim okulda açtıkları uA standında Gsbasket hırkası ile tanımıştım. O soğukta, derslerini asmış, gelmiş adam, ne olsun. Galatasaray'ın onun hayatında birçok şeyden önde olduğunu biliyorum.

Söyleşiyi de soluksuz okudum tabii. Çok içten yanıtlar vermiş. Teşekkürler abi tekrar.

Tugay, katkıların için sana da çok teşekkür ederim arkadaşım. Okuyanlara da teşekkürler.
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

İstanbul´un da eksik kalır yanı yok Emre, üç kağıtçı taksiciler bakımından. : )

Esenler´den Abdi İpekçi´ye gelmek için taksiciyle konuştum. 25 yazar ama 20´ye götüreyim dedi. İyi ki öncesinde Kerem´e sormuşum, en fazla 10-15 tutar demişti. Bir de bundan 5-6 sene önce, arkadaş servisten inince taksiye bin 3,5-4 TL tutar demişti. Bindim taksiye, gideceğim yeri söyledim, hangi yoldan gideyim dedi. Ben de 3,5 TL yazan yoldan demiştim. : )

Diyeceksiniz ki, iyi de bu yazdıklarının röportajla ne ilgisi var. Röportaj yapılan Kerem, İstanbul´u iyi biliyor, gerektiğinde sorabilirsiniz diye belirteyim dedim. : )
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Yok Onur, ben üçkağıtçılık anlamında söylemedim, tarife bakımından..
Bir gece yarısı Bahçelievler'den, Aşti'ye 14 tl verdiğimde öğrenmiştim seneler önce..
Adam bizi gezdirdi mi bilmiyorum..
Çoğu şehirde böyle bu..
Muğla'da 3 km yere 12-13 lira yazıyor mesela..
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Emre abi İstanbul'da da yüzde 14 zam geldi taksilere :) .

Ama sana katılıyorum Ankara'da taksiler gerçekten pahalı abi, üstüne birde mesafeler çok uzak İstanbul gibi değil. Burada 5 lira verir gidersin Beşiktaş'tan Ortaköy'e Mecidiyeköy'e bu mesafeleri zaten yürüyebilirde insan. Ankara taksi kullanımı için çok uygunsuz bir şehir.
 
Re: Aile Toplantısı 16. Hafta Konuğu: Kerem SEÇER (Röp Syf.2

Sevgili Kerem'in kanka hocası takımdan ayrılınca,bayağı morali bozulmuştu sanırım o yüzden forumdan uzaklaştı.Böyle bir kardeşimizi tekrar forumda aktif hale getirmek için ne yapılmalı onu düşünüyorum.
 

Üst