Büyük tartışmaların gölgesinde Dünya Kupası bugün saat 19.00'da ev sahibi Katar ile Ekvador arasındaki maçla başlayacak. Açıkçası bu organizasyon verildiğinde de kötü kokular almıştı aklını kullanabilen herkes. Ancak Arap şeyh parası yemesi tatlıyken organizasyon kapıya dayanınca akılların başa gelip duyar kasılması tam anlamıyla ikiyüzlülük. Neyse ki sezon ortası bir turnuva olması saçma olsa da aynı zamanda farklılık da getirdiği için cazibesi var. Her şeyden önemlisi ise iyi futbol izleyebilirsek turnuva öncesi konuşulanlar unutulacaktır.
Turnuvada en büyük favoriler olarak Brezilya, Arjantin, Fransa, İngiltere gibi takımlar görünüyor. Brezilya 2018'deki Fransa'nın yerini almış şekilde en komple takım gözüküyor. Ancak takımda net lider eksikliği var. Neymar "o adam" değil. Turnuvada yaşadıkları ilk zor anda kazaya uğrayacaklar gibi bir his var içimde. Arjantin içinse tüm Messi severler ve tarafsız futbolseverler olarak evrene saf bir umut bıraktık sanki. Büyük bir futbolcunun takımı yetersiz ise takım başarısıyla ölçülüp Dünya Kupası kazanması zorunluluğu olmasına karşıyım. Geçmişte bu durum böyleymiş çünkü tüm dünyanın aynı anda izleyebildiği tek organizasyon buymuş. Artık Şampiyonlar Ligi manevi olarak geçmese de işin ilgi boyutu ve maddi boyutuyla zirveye kondu. Orada da doğuştan gelen zorunluluklar olmadan en iyi takımlarda en iyi oyuncularla yeterince kendini gösteriyor büyük futbolcular. Geçmişte George BEST gibi bir adam milliyetinden ötürü Dünya Kupalarından kendini gösteremeyince dünya futbolunda hak ettiği değerin altında değer bulmuş ikonik oyunculara en güzel örnektir(Britanya'dan olmasa bu bilinirliği de elde edemezdi gerçi.) Messi Arjantin'li diye bu yük omzularına konmamalı. Sonuçta turnuva bu. Favori bile olsa kazanman hiçbir zmaan yüzde ellinin üzerinde olmazken 1 numaralı favori de olmadı hiç. Favori ilan edilirken de Messi'nin kadroda olduğu biliniyor neticede. Ancak savunması yeterli olmayan tüm iyi oyuncuları hücum hattına yığılmış Arjantin takımlarıyla oynamak zorunda olan Messi nihayet eli ayağı düzgün kimyası oturmuş hocası iyi bir takımla çıkacak karşımıza. İşi yine de kolay değil baskıyı düşünürsek ama favorilerden biri.
Fransa ise bu sefer özellikle orta alanda eksik ve son dakikada sakatlık nedeniyle kadrodan çıkarılmasıyla yine Dünya Kupasında Benzema'sız olacaklar. Takımın en önemli oyuncusu MBAPPE'nin de takıma bağlılığı zaten sorgulanacak durumdayken kulübüyle olan sorunları da kafasını ne kadar buraya vereceğini sorgulatıyor. İngiltere için sıra geldi mi derseniz Premier Lig tayfasının temennisinden öte bir durum yok kanımca. Ligdeki en önemli oyuncular İngiliz olmamasına rağmen bu İngiliz sevdasını hiç anlamam, Ama kadroları iyi mi iyi. Yine de son hamleyi yapacak bir takım hüviyetini vermiyorlar bana. Net bir yarı-çeyrek final takımı olmaktan öte beklentim yok kendilerinden
Dünya Kupalarında gelenek kupayı kazanma noktasında ilk faktör kanımca. Daha önce kupayı kazanmış kazanmamış önemli değil ama her turnuvaya doğal favori sıfatıyla giden ülke takımlarının bu baskıya ve baskının getirdiği ittirmeye alışkın olmalarının avantajları olduğunu düşünüyorum. Mesela Portekiz hiç bu statüye erişememiş bir ülke. Kadro olarak belki de en iyi kadroya sahip olmasına rağmen favori konumunda olamamasını da buna bağlıyorum. Keza Belçika içinde aynı durum geçerli. Hiçbir turnuvada en büyük adaylardan biri gibi gösterilmediler ama neden başarıları yok deniyor. ben onlar adına başarısız turnuva göremiyorum. Hep yapabileceklerini yaptılar. Tek sıkıntıları kendilerini aşamamaları. Belçika ulusunun büyük bir baskısını hissetmeden son avrupa şampiyonasındaki İtalya'ya benzer şekilde beklentileri aşmayı başaramazlar. Baktığınız zaman favori oldukları hiçbir eşleşmeyi kaybetmediler sonuçta. En yakın örnekleri de son 2 şampiyonada şampiyonlar Fransa ve İtalya'ya elenmeleri.
Benim sürpriz adayım ise Danimarka. Ancak ya Fransa'yı grupta geçmeleri ya da Arjantin'i son 16'da elemeleri gerekecek büyük ihtimalle. Bunu başarabilirlerse yarı final görmeleri şaşırtmaz. Sırbistan da çok konuşuluyor ama kimsenin bilmediği ilginç bir gerçek var. Kendiler 2006'dan beri 2014 hariç hiçbir Dünya Kupasını kaçırmadı ama hiç gruptan çıkamadılar. Bu çok büyük bir başarısızlık geleneği. Daha da ilginci katıldıkları son Avrupa Şampiyonası 2000! Yani o tarihten beri 5 turnuva kaçırdılar ve bunların son ikisi bildiğiniz üzere 24 takımlıydı. Yani Avrupa'dan 13 takımın katılabildiği bir organizasyonu sektirmezken daha kolayını başaramıyorlar. Turnuva seçiyorlar denebilir ama seçtikleri turnuvada da başarılı olamıyorlar. Kendilerinden kopan Hırvatistan'ın gölgesinde kalmaya devam edeceklerini düşünüyorum açıkçası. Gruplarında Brezilya ve İsviçre'yi geçmeleri dahi zor görünüyor.
Sizler de favorilerinizi tek bir takıma bağlı kalmadan 3 oy hakkıyla ankete katılarak paylaşabilirsiniz.
Turnuvada en büyük favoriler olarak Brezilya, Arjantin, Fransa, İngiltere gibi takımlar görünüyor. Brezilya 2018'deki Fransa'nın yerini almış şekilde en komple takım gözüküyor. Ancak takımda net lider eksikliği var. Neymar "o adam" değil. Turnuvada yaşadıkları ilk zor anda kazaya uğrayacaklar gibi bir his var içimde. Arjantin içinse tüm Messi severler ve tarafsız futbolseverler olarak evrene saf bir umut bıraktık sanki. Büyük bir futbolcunun takımı yetersiz ise takım başarısıyla ölçülüp Dünya Kupası kazanması zorunluluğu olmasına karşıyım. Geçmişte bu durum böyleymiş çünkü tüm dünyanın aynı anda izleyebildiği tek organizasyon buymuş. Artık Şampiyonlar Ligi manevi olarak geçmese de işin ilgi boyutu ve maddi boyutuyla zirveye kondu. Orada da doğuştan gelen zorunluluklar olmadan en iyi takımlarda en iyi oyuncularla yeterince kendini gösteriyor büyük futbolcular. Geçmişte George BEST gibi bir adam milliyetinden ötürü Dünya Kupalarından kendini gösteremeyince dünya futbolunda hak ettiği değerin altında değer bulmuş ikonik oyunculara en güzel örnektir(Britanya'dan olmasa bu bilinirliği de elde edemezdi gerçi.) Messi Arjantin'li diye bu yük omzularına konmamalı. Sonuçta turnuva bu. Favori bile olsa kazanman hiçbir zmaan yüzde ellinin üzerinde olmazken 1 numaralı favori de olmadı hiç. Favori ilan edilirken de Messi'nin kadroda olduğu biliniyor neticede. Ancak savunması yeterli olmayan tüm iyi oyuncuları hücum hattına yığılmış Arjantin takımlarıyla oynamak zorunda olan Messi nihayet eli ayağı düzgün kimyası oturmuş hocası iyi bir takımla çıkacak karşımıza. İşi yine de kolay değil baskıyı düşünürsek ama favorilerden biri.
Fransa ise bu sefer özellikle orta alanda eksik ve son dakikada sakatlık nedeniyle kadrodan çıkarılmasıyla yine Dünya Kupasında Benzema'sız olacaklar. Takımın en önemli oyuncusu MBAPPE'nin de takıma bağlılığı zaten sorgulanacak durumdayken kulübüyle olan sorunları da kafasını ne kadar buraya vereceğini sorgulatıyor. İngiltere için sıra geldi mi derseniz Premier Lig tayfasının temennisinden öte bir durum yok kanımca. Ligdeki en önemli oyuncular İngiliz olmamasına rağmen bu İngiliz sevdasını hiç anlamam, Ama kadroları iyi mi iyi. Yine de son hamleyi yapacak bir takım hüviyetini vermiyorlar bana. Net bir yarı-çeyrek final takımı olmaktan öte beklentim yok kendilerinden
Dünya Kupalarında gelenek kupayı kazanma noktasında ilk faktör kanımca. Daha önce kupayı kazanmış kazanmamış önemli değil ama her turnuvaya doğal favori sıfatıyla giden ülke takımlarının bu baskıya ve baskının getirdiği ittirmeye alışkın olmalarının avantajları olduğunu düşünüyorum. Mesela Portekiz hiç bu statüye erişememiş bir ülke. Kadro olarak belki de en iyi kadroya sahip olmasına rağmen favori konumunda olamamasını da buna bağlıyorum. Keza Belçika içinde aynı durum geçerli. Hiçbir turnuvada en büyük adaylardan biri gibi gösterilmediler ama neden başarıları yok deniyor. ben onlar adına başarısız turnuva göremiyorum. Hep yapabileceklerini yaptılar. Tek sıkıntıları kendilerini aşamamaları. Belçika ulusunun büyük bir baskısını hissetmeden son avrupa şampiyonasındaki İtalya'ya benzer şekilde beklentileri aşmayı başaramazlar. Baktığınız zaman favori oldukları hiçbir eşleşmeyi kaybetmediler sonuçta. En yakın örnekleri de son 2 şampiyonada şampiyonlar Fransa ve İtalya'ya elenmeleri.
Benim sürpriz adayım ise Danimarka. Ancak ya Fransa'yı grupta geçmeleri ya da Arjantin'i son 16'da elemeleri gerekecek büyük ihtimalle. Bunu başarabilirlerse yarı final görmeleri şaşırtmaz. Sırbistan da çok konuşuluyor ama kimsenin bilmediği ilginç bir gerçek var. Kendiler 2006'dan beri 2014 hariç hiçbir Dünya Kupasını kaçırmadı ama hiç gruptan çıkamadılar. Bu çok büyük bir başarısızlık geleneği. Daha da ilginci katıldıkları son Avrupa Şampiyonası 2000! Yani o tarihten beri 5 turnuva kaçırdılar ve bunların son ikisi bildiğiniz üzere 24 takımlıydı. Yani Avrupa'dan 13 takımın katılabildiği bir organizasyonu sektirmezken daha kolayını başaramıyorlar. Turnuva seçiyorlar denebilir ama seçtikleri turnuvada da başarılı olamıyorlar. Kendilerinden kopan Hırvatistan'ın gölgesinde kalmaya devam edeceklerini düşünüyorum açıkçası. Gruplarında Brezilya ve İsviçre'yi geçmeleri dahi zor görünüyor.
Sizler de favorilerinizi tek bir takıma bağlı kalmadan 3 oy hakkıyla ankete katılarak paylaşabilirsiniz.