Yazdıklarımı okuduğun doğru, dediklerimi anlamadığında bir o kadar. Neyse önemli değil. Sadece sen okumadığın için Nejat Uygur'un dediği gibi anlayan anlıyor.
"Maximizasyon-minimizasyon"muş. Sen muhasebe hesaplarına devam et.
"Verdiğim örnekten gidersek Hollanda'lı adam Pegasus Atlas bilmez. Türkiye'ye giden uçak baktığında Pegasus 200€ THY 300€ yazıyorsa bile THY'yi seçme ihtimali daha yüksektir." Döndük başa.
Yanlış 1. Oranlar değişsede her pazarda, her tür müşteri vardır. Onun için Mercedes'te vardır, Skoda'da. Skoda masraflarını minimize etmek için Mercedes'ken Skoda olmadı. (Sen şimdi skodanında tarihçesine girersin. Girme. Konu o değil.) Onun firmalar bazı firmalar 200 dolarlık müşteriyi hedefler. Bazı firmalar 300 dolarlık müşteriyi hedefler. Toyota iyi ve pahalı modelleride olmasına karşı, Lexus diye tekrar bir marka yaratmasının sebebi. Toyota ismiyle lüks segmente istediği yeri alamamasıdır. Yada Luftansa, SunExpress adıylada ikincil faaliyet yürütmeye devan ediyorsa, sadece kantitatif çokluktan yararlanmak istediğinden değil.
Yanlış 2. Hollanda'lı adam Pegasus'u bilmeyebilir. Ancak Pegasus kendini bildirmek (marka bilinirliği) için faaliyetler yürütür. Yürütmüyorsa zaten geleceği olmayacaktır. Markanın en önemli değer olduğu ve giderekte öneminin arttığı dünyada.
Yanlış 3. "Neyse kime anlatıyorum. Yarın uçuşum var Atlas hava yolları ama sorarım "günde kaç gram kumanyanız var" diye. İnşallah sarktığımı sanmaz uçuş görevlisi

)" Atladığını (okumadığını) sandığım bir konu var. Zira bunu okuyupta anlamayacak olan foruma bile üye olacak kabiliyeti gösteremez. Pegasus'la ilgili anlattığım şey benim gözlemlerim değil. Yada Pegasus'la uçarken yaşadıklarım değil. Nerde duyduğumun önemi yok. Çünkü ben kendini övecek kadar boş, bunu araya sıkıştırınca doğal sanılacak kadarda orta zekalı değilim. Ali Sabancı'nın bizzat kendi, kendi, kendi, kendi (kaç kere daha yazmalıyım, bilmiyorum ma sonu yok) anlattıklarıdır.
Yanlış 4. Oligarklara girmiyorum. Konuyla ilgisi yok. Kaybedenlerin genel bilinçaltı davranışıdır. Meselede aksini söylemek yerine , bildiğini sandığı şeyleri anlatmaya başlar. Konu değişir.
Yanlış 5. Turknet. Tamemen yanlış. İnternetle Amerikaya bağlanılabiliyor diye Türknet'in pazarını global sanmışsın. Turknet. O dönemler Türkiye'ye internet aboneliği satan bir firmaydı. "Artık hostingte satılıyorlar diye girmeye başlama. Yine konu bu değil."
Neyse şöyle yapalım. En başa dönelim. En başta dediğim gibi halen uçuk paralar vermeyeceğini düşünüyorum. Sende benim bu konuda yanıldığımda bu kadar ısrarlı iken, yüksek pazarlama, iktisat bilgisine sahipken, yurtdışı firmalara verdiğin danışmanlıkların'da tecrübesiyle, hazırda çalışmıyorken, e birde Galatasaraylıyken, şu fırsatı kaçırmayalım. Pegasusla görüşmeleri sen yap. Al bir 20 milyon dolar.
Şimdi başlayayım anlatmaya Serdar açıkçası dün de dediğim gibi yazını okumamıştım. Hızlı yanıt verip forumdaki gergin ortama katkım olmasını istemediğimden. Kendime ait şeyleri de konuşmayı sevmem. Forumda çok kişi beni bilir çoğu berduştan daha ilerisini bilmez bilmesine de gerek yok zaten.
Şimdi öncelikle şunu diyeyim. Ona buna yanlış diyip neden yanlış olduğunu söylemeyip haklı çıkman gibi durumun var. Umarım yazdığını tekrar okumuşsundur.Mesela alalım senin yazını ele
"Maximizasyon-minimizasyon"muş. Sen muhasebe hesaplarına devam et.
Demişsin ee ne o zaman? Bunu neden yazmadın? Nedir o senin anlattığın? Maximizasyon minimizasyonu muhasebe sanıyorsun dostum. Daha orada virajda savrulmuşsun. Bunun muhasebe ile ne alakası var? Alınan çekler verilen çekler demedim ki. Karşılık da ayırmadım. Maximizasyon minimizasyon dedim. Ve sen hıh sen devam et demişsin ama yanıt yok. İsteğe bağlı olarak bu kavramların muhasebe anlamında nerede kullanıldığını anlatırsan sevinirim
***
"Oranlar değişsede her pazarda, her tür müşteri vardır. Onun için Mercedes'te vardır, Skoda'da. Skoda masraflarını minimize etmek için Mercedes'ken Skoda olmadı. (Sen şimdi skodanında tarihçesine girersin. Girme. Konu o değil.) Onun firmalar bazı firmalar 200 dolarlık müşteriyi hedefler. Bazı firmalar 300 dolarlık müşteriyi hedefler. Toyota iyi ve pahalı modelleride olmasına karşı, Lexus diye tekrar bir marka yaratmasının sebebi. Toyota ismiyle lüks segmente istediği yeri alamamasıdır. Yada Luftansa, SunExpress adıylada ikincil faaliyet yürütmeye devan ediyorsa, sadece kantitatif çokluktan yararlanmak istediğinden değil."
Şu yazdığını kahvede sabah namazından gelen Ali amcaya sor o da biliyor. Bazıları ucuza bazıları pahalıya bakar

)) Derin bir analiz değil bu. Ama o işin doğrusu herkes pahalı olana bakar kendine optimal olanı alır. Şimdi sana Porsche'u mu vereyim Hacı Murat'ı mı desem sen de Hacı Muratı ver bana demezsin. Ama para yoktur alamayacaksındır veya elindeki parayı idareli kullanacaksın tercihlerin değişebilir. Ama bak yanlış örnekten girersen böyle yanlış sonuçlara gidersin. Ben sana uçak satmıyorum ki bana araba örneği veriyorsun. Kamil Koç ile Urfa Cesur karşılaştırsaydın anlardım. Markete gittiğinde Pahalı olan "Becel yağ" almak ile Ucuz olan "Aygüneş" yağını almak arasındaki tercih gibi değil ki araba tercihi. "Lan biri 1 TL diğeri 1.5 TL al becel gitsin anasını satayım" der alırsın o yağı

) Ama lan biri 1 milyon diğeri 30binTL al gitsin Porsche'yi demezsin. Uçak biletindeyse kişiye o 100€ fazlayı verdirmemek/verdirebilmektir başarı zaten
O otobüs bileti üzerinden gidersek Rize'ye gideceksen internetten otobüs bileti alacaksın kendine. 3 tane şirket var bilet alabileceğin Ulusoy Turizm Metro Turizm ve Usta Şoför Turizm. Bİlet fiyatları sırasıyla 100 TL 70 TL 35 TL
Şimdi samimi olarak düşün bilet alacaksın hangisinde almak istersin? Bu Ne olduğu belli olmayan hayatında ilk defa duyduğun usta Şoför Turizm midir senin bilet alacağın yer? Yoksa "Yolculuk bu, önemli olan sağ salim varmak 30 TL için ölmeye değmez aL Metro Turizm" mi dersin? Ki olayı egzajere ediyorum. Hava yolu taşımacılığında bunun çok daha fazlası dönüyor. Yani o Mercedes-Skoda örneğin doğru değil ama ucuz-pahalı bilet politikası bir noktada geçerliliğini yitirir
*****
ALi Sabancı'nın bu kumanya olayına değindiğini söyledin. Güzel kardeşim Yurtdışı pazarından bahsediyoruz. Hollandalı adamın umurunda değil Pegasus'taki elemanın kumanyası diyorum sen bana ALi Sabancı dedi amaaa diyorsun. Bak ciddi soruyorum sana Sen hiç Türk TV'sinde bir şirket CEO'sunun sahibinin falan neyse birinin konuşmasını dinleyen seyreden bir Hollandalı veya yabancı birini gördün mü? Adama ne Ali sabancı'nın ne dediği

) Sana kumanyanın ağırlığı umurunda mı Hollanda'lının o adam başka şeylere bakar diyorum sen bana ama kumanyaların ağırlığına bile dikkat eder Ali sabancı bu yüzden dinledim kendi de bahsetti kendi kendi kendi kendi diyorsun

) EE Ali sabancı kendi bahsedince Hollanda'lının Pegasus hassasiyeti mi başladı alakası ne bunun? "Aaa bir yerde duymuştum bu şirketin sahibi kendi bilakis canlı yayında kumanya ağırlığından bahsetmiş. Biletimizi bundan alalım hanım!" mı diyor o Hollanda'lı

)
********
Yanlış 2. Hollanda'lı adam Pegasus'u bilmeyebilir. Ancak Pegasus kendini bildirmek (marka bilinirliği) için faaliyetler yürütür. Yürütmüyorsa zaten geleceği olmayacaktır. Markanın en önemli değer olduğu ve giderekte öneminin arttığı dünyada.
Demişsin buna yanıt nedir anlamadım. Markanın en önemli değer olduğu ve giderek öneminin arttığı dünyada Pegasus'un markalaşmaya gittiğini mi anlatıyorsun (ki bu kaçınılmaz) Yoksa markanın dünyada giderek önem kazandığına mı değiniyorsun? E durduk yere dünyada o marka değer kazanmaz bunun için faaliyet yürütürsün. Zaten bu kadar "safsata" yapmama rağmen bizim konumuz da tam burada başlıyor

Pegasus o markayı bilinir yapmak ve o düzeyde tutmak zorunda. MArkalaşmak kadar orada kalmak önemlidir. Nispeten marka tanınırlığını koruması daha az gerekli olan Monopolcü Coca-Cola'nın bile bunu yaptığı bir dünyada vahşi kapitalist havayolları piyasasında bunu yapmak zorundasın. "Yahu beni artık herkes tanıyor reklam yapmayayım" dersen 2 sene sonra Türkiyede bile yolcu bulamazsın. Senin dediğin gibi olsa THY neden reklam yapıyor? Bugün bu ülkede uçağa binecek adam ilk THY'ına bakar. Reklama gerek yok o zaman bu mantıkla. En azından iç piyasa reklamını bitirmesi lazımdı THYnın.
Yani sen de PEgasus'un reklam yapması gerektiğini söylüyorsun ama tükürdüm yalayamam diye inat ettin bunu anlıyorum. Bu noktada da yapacak bir şeyim yok. Zaten bir tartışmada ikna edilecek bireylerin karşındaki değil 3. kişiler olduğu bilincinde bir adamım.
***********
Oligark konusunu anlamamış olman ilginç Ben aslında en kolay orayı anlayacağını düşünmüştüm. Anlaşılır olabilmek adına bunu açtım. Anlamadığından kısa kesmiş olabileceğin gibi anlayıp haklılığı gördüğünden o konuyu es geçmiş olabilirsin. Ama anlamadığını düşünüyorum Bir sonraki Türknet sorusuna verdiğin yanıt ile örtüşüyor bu durum. Çünkü Sabancıların Turknet gibi Koç grubu da misal Koçnet system'i kurmuşlardı. İkisi de çuvalladı. Kontrol edebildikleri bir pazar değildi diyorum bana Tüknet'İn ne iş yaptığını anlatıyorsun. Abicim isterse domates satsın. Ben sana kontrol edemediği bir pazardı diyorum. Amerikalı şirket girmiş pazara sana host hizmeti veriyor.Bugün git perşembe pazarında bile var artık. Ki bütün bunlar dışında Türknet'İn kurduğu bir çok internet sitesi de vardı. Shiftdelete vb siteler. Masrafsız bir ofisten yürütülen tutturdun mu milyarder olacağım rüyası ile çıkılan yol çıkmaz sokağa çıktı. Bu olaya katılırsın katılmazsın o senin bileceğin iş. Ama gene senin kelimelerin ile vurmak gerekirse AliSabancı'yı ben de izledim TV'da (Evet ben de TV izliyorum arada) VE bunu o da birçok kez anlattı zaten.
Sen adamın oligark olduğunu düşünme. GAriban diyelim,istersen, kumanya ağırlığı ölçen gariban Ali Sabancı "ya Allah" diyip bir işe girişiyor. Ne şanssa bir tarafında Sabancı ailesi var diğer tarafında kayınpederi Aydın Doğan. Allahın sevgili kuluymuş dişleri ile kazıya kazıya buraya geldi

Oligarkların onun durumu ile hiç alakası yok hııı
************
Şimdi konunun buraya kadar kısmı çoğu arkadaşı sıkar zaten okumamışlardır bile. Ben uzun yazıların insanları her zaman sıktığını 5. cümleden sonra dikkatinin dağıldığını düşünerek genelde 7-8 cümlelik yazılar yazmaya çalışırım. Bu yüzden çok mesajım vardır sık sık yazarım. Ama yazacak çok şey olunca uzayıveriyor yazılar ucunu kaçırabiliyorsun. Burada da olabildiğince kısa kısa yazmaya çalıştım. Böyle yazı yazarak köprüde karşı karşıya gelmiş iki inatçı keçi moduna girmenin faydası da yok zaten. En azından ben bilmiyorum faydasını. Ve senin için demiyorum ama çok insan gördüm burada bana akıl veren ders veren yüz yüze geldiğimizde daha 2. cümlede çocuğun potansiyelini anladığımdan geyiğe bağladığım. Burada birilerine ego tatmin etme diye bir kaygım yok çünkü bana faydası yok. Ama Twitterda bunu yaptığım çok oldu doğru. Çünkü sevmiyorum "google zekalı" arkadaşları. Bilgisayar başında onu bunu arama tuşuna basıp öğrenip (ki bu bile aslında bir amme hizmeti) Sonra yanıt veren ama yüzyüze geldiğimizde susan iki lafı bir araya getiremeyen adamı sevmiyorum. Sahte geliyor bana
Bu konu hakkında istersen detaya inebiliriz. Gerek mail gerek DM kanalıyla ama yazı yazmak sıkıcı. En güzeli temizi oturup konuşmaktır. İnsanalrın görüşmesi her zaman iyidir.Çünkü yüzyüze gördüğün birinin sana yazdığı yazılarda aslında art niyet taşımadığını anlarsın. Ben buraya ilk üye olduğumda forumun tamamıyla kavgalıydım. Hatta yeni yeni üyeler gelip benimle kavga etmek için sıraya girmişti. İşsizliğin ilk zamanları net ortamına da yabancısın tabii epey yüklendim

Artık çoğu burda yazmıyor ama hepsi ile bir şekilde tanıştım artık birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Seninle de tanışırsak ortayı ve en önemlisi doğruyu bulmak kolay olur
**********
PEgasus meselesine gelirsek eğer Pegasus veya başka bir havayolu şirketi sonuçta hdeflerini seçip ona göre stratejiler üretmek zorunda. Spor bu anlamda en kolay yollardan biridir tanıtım için. Bİr filme sponsor olursun etkisi olmaz. Pegasus Business Class tanıtımı yapıyor olsa Büyük sosyetik kulüplerde parti yapar üst düzey gelir grubunun beğeni ve zevklerine sponsor olur durumu daha konsept tutabilirdi. Ama tutunmaya çalıştığı ortamda spor en kolay tanıtım aracı. Ki GS'ın kuzey tribününe adını vermesi ve hala çoğu taraftarın Odea yerine Pegasus adını kullanması hoşlarına gidiyor. Er yada geç Pegasus GS ile bağını tekrar güçlendirecek. Bu bugün mü olur bilmem Çünkü erkek basketbolda PEgasus hazır kıta ama Vodafone gibi sponsorlar da var basketbola sonsor olmayı düşünen. Futbolda ise Arabistana yolculuk var gibi.
***********
Şunu son olarak söylemekte fayda var Sermaye hiç bir zaman aptal değildir. Para her zaman akıllının elindedir. Akıllı da değilse bir şekilde onu bulur. Ve bir tanıtım için havaya para atıyorsan o paranın fazlasının döneceğini bilirsin.
Bu ülke için temizlenmesi gereken ilk anlayış ise X'e sponsor olursam Y ve Z taraftarlarının tepkisini çekerim anlayışı

Bu %1 bile değil aslında ama ülke gerçeğinde nesillerdir süren yawşaklığın sonucudur bu. Telekom bizim stada adını verir gider hemen Saraçoğlunda tribüne adını verir, BJK'a sponsor olur. Bunu kesersek her kulüp daha fazla büyür çünkü tek sponsor kontrol edilebilirliği arttırır. GS'ın 70 tane sponsoru var. Hepsi para veriyor haliyle harcamaları da denetleyemiyorlar. Verdiği paranın nereye gittiğini sorgulamak güçleşiyor. Ama tek ana bir sponsor olsa işler daha sıkı tutulurdu.
Yönetimin sponsorluklar konusundaki kötü ve acemi tutumu daha farklı bir konu gene bu başlığın konusu tabii. Ona aslında değinmek lazım
Son NOT: Kendime dair. Danışmanlık bilgi ve becerisi, iktisadi bir bilgi birikim başarı ve/veya durum gerektirmez. Bankacı veya ekonomistim demedim danışmandım dedim. Analiz, strateji analitik düşünce daha önemlidir