Geçen sene bugün o talihsiz gündü.
Fenerbahçeyi sahadan silerken bunun en büyük mimarlarından, belki de Galatasaray'a geldiğinden beri en iyi maçını oynayan Minik Aslan yine en yukarılara çıkıp ribaunt almaya çalışırken bir anda acı bir çığlıkla yerde kalıyordu. Tıklım tıklım dolu salonda yankılanan o acı ses bizimde içimizden birşeyler kopartıyordu. Yok, olmaz, Işıl bu nasılsa ciddi bir sakatlğı yoktur, şimdi kalkıp maça girer Feneri yerle bir etmeye devam eder diye düşününürken malesef hastanenin yolunu tutuyorduk. Işılın yerde kalmasıyla şampiyonlukta o anda orada kalıyordu. Gelen habere kimse inanmak istemiyordu tabi, konduramıyorduk Işıla böyle bir sakatlığı, kabul edemiyorduk. O ki; ele avuca sığmaz bir şekilde deliler gibi sahada koşturan, aldığı ücretin kat be kat fazlası teklif edilmesine rağmen parçalıya ihanet etmeyen, formasının önünde yazan arkasında yazandan daha önemli olan, o minik vücuduna sığdırdığı Galatasaray sevgisiyle dolu kocaman yüreği olan dişi Metin Oktay' ımız, parkedeki biz, olamaz böyle birşey dedik ama oldu malesef.
Tam bir sene oldu, iyileşti derken yine sakatlandı. Çok özledik, ama artık az kaldı onu yine parçalıyla deliler gibi sahada koştururken izlemeye. Kocaman yüreğindeki o ruhu asla kaybetmeden bitti denen yerden yeniden başlamanı dört gözle bekliyoruz, artık bizi çok fazla bekletme minik aslan...