nasname
ey bütün bir evrenin 
en seçkin yaratığı olan sen! 
sen ki; 
iki gözümden ve canımdan 
daha da azizsin. 
ey güzel kimse! 
candan aziz birşey yoktur. 
sen bana; 
candan da yüz kere daha azizsin. 
ey hoca! 
yalnız bir dileğimizi yerine getir. 
konuşma. kes sesini. 
allah'la aramıza girme. 
biz doğru yoldayız. 
yalnız sen, 
bu yolu eğri görüyorsun. 
git... gözlerini tedavi ettir. 
ya da rahat bırak bizi. 
kalk gel! 
hatırımız için gel. 
dileğimizce bir zorumuzu hallet. 
bir testi şarap getir. 
ki, vücudumuzun toprağından 
testi yapılmadan öncekana kana testiden içelim. 
ben öldüğümde; 
beni şarap ile yıkayınız. 
telkin yerine; 
şarap dökünüz mezarıma. 
kadehleri ve şarabı öven 
şiirler okuyunuz baş ucumda. 
eğer, kıyametde 
beni bulmak isterseniz; 
meyhane kapısının 
toprağından koklayınız beni. 
şarap içmediğin için, 
sarhoşlara sövme. 
eğer allah tövbe verirse, 
ben sadece 
şarap içmemek için tövbe ederim. 
sen; 
şarap içmemekle övünüyorsun. 
ancak; 
öyle ayıp işler ediyorsun ki, 
şarap onların yanında 
yüz kere zemzemle yıkanmıştır. 
o kadar çok, 
o kadar çok şarap içeyim ki; 
beni gömdüklerinde 
şarap kokusu gelsin mezarımdan 
ziyaretime gelen çakırkeyf dostlar, 
yıkılasıya içmiş gibi olsunlar. 
şarap, şarkılar, çalgıcılar ve ben 
bu harap köşede beraberiz 
rehin etmişiz canımızı şarap için. 
rehin etmişiz gönlümüzü, elbisemizi. 
vazgeçmişiz rahmet umudundan, 
azap korkusundan... 
ve kkurtulmuşuz 
yel, toprak, ateş, su korkusundan. 
bu gün, 
benim gençlik nöbetimdir, 
aşk şarabı içerim. 
zira benim mutluluğum bundandır. 
acıdır diye kötülemeyiniz, 
o, hoştur. 
onun acılığı, 
benim saflığımdandır. 
 
ey gönül! 
madem ki, senin nasibin 
dalma kanamak ve 
her gün başka durumda olmaktır, 
ve ey can! 
sonuçta birgün çıkıp gideceksen, 
bu bedende 
ne diye geldin? 
bizim dergahımızda 
sahte para geçmez. 
süpürge bizim darphanemizi 
temiz süpürmüştür. 
meyhaneden bir efendi dedi ki; 
"şarap içmeye bak. 
zira senin dalacağın 
sonsuz uyku anında 
nice asırlar gelip geçecek." 
boyun eğeceksin, 
doğa kanınları önünde. 
işe yaramaz başka bir şey... 
insanların önünde, 
gösteriş ve riyadan başka 
bir şey fayda etmez... 
küllettim aklın düşünebildiği her şeyi. 
lakin; 
doga'nın emirlerine çaresiz kaldım. 
eğer, bir yabancı 
sana vefakarlık ederse 
onu akrabadan kabul et. 
eğer; akraban sana 
vefasızlık ederse 
onu düşman kabul et. 
eğer, zehir sana 
şifa verirse panzehir say. 
eğer bal seni hasta ederse 
arı soktu kabul et. 
hiçbir yürek yoktur ki; 
senin ayrılığınla kanlar içinde olmasın. 
iyi gören hiçbir kimse yoktur ki; 
sana gönül vermiş olmasın. 
senin yüreğinde, 
hiçbir kimsenin düşüncesi olmadığı halde, 
hiçbir kimse yoktur ki; 
senin sevdan ile meşgul 
ve 
yanıp tutuşmuş olmasın. 
sen lalenin nevruz'da yaptığı gibi 
fırsatın lursa eğer 
lele yanaklı bir dilberle 
beraber ol. 
kadehi eline al, 
sevinç ile şarap iç. 
zira hayat; 
bir rüzgar darbesi gibi 
mavi göğün altında 
seni altına alıp 
eziverir ansızın. 
ey hayyam! 
işlediğin günaha 
bu kadar hüzne gerek var mı? 
gam çekmekten ne umarsın? 
günah işlemeyene 
tanrı bağışlaması olmaz. 
tanrı bağışlaması 
günah için gelmiştir. 
bir şey yok 
üzülecek, korkacak. 
canan! 
ömrümüzün sonunda 
vefasız bir aleme ulaşacağız. 
nelere sahip olursak olalım, 
çok şeyler arayacağız bıraktığımız. 
senin yüzün gibi ay'ı 
nereden bulacağım? 
doğru söylüyorum, 
senin boyun gibi 
servi de yoktur alemde. 
uyuyordum. 
rüyamda bir bilgin dedi ki: 
"uyku kime ışık saçtı? 
kimin sevinç gönlünü açtı? 
ölüme benzeyen bir işi yapma. 
şarap iç. 
zira toprağın altında 
uyumaya çok vaktin olacak." 
şarap kasesini benim elime koy. 
zira; 
gönlümde hararet var. 
ve bu ömür akıp kaçıp gidiyor. 
kalk! 
talih ve mutluluk 
rüya gbi bir sırdır. 
kalk! 
gençlik ateşi 
su gibi akıp gidiyor. 
ne cehennemi hak ettim, 
ne cennete layığım. 
benim toprağımı ne ile yoğurduğunu 
allah bilir. 
fakir, kafir, çirkin, fahişe gbiyim. 
ne dinim var ne dünyüm. 
ne de; 
cennet umudum var. 
 
benim şarap içmem 
keyiften değildir. 
ara bozmak, 
din ve terbiyeyi 
terk etmek için de değildir. 
isterim ki, 
arada bir nefes alayım. 
şarap içmem; 
işte bu sebepledir. 
ey candan azizim! 
madem ki; 
bu cihan seni kederlendiriyor. 
madem ki; temiz ruhun 
birgün ansızın teninden ayrılacak, 
senin toprağında 
çimenler yükselmeden evvel, 
gönlünün arzusunca eğlen. 
bir çemenzarda otur. 
eğer; 
akıl gözünü açarak bakarsan, 
en çok emniyette saydığın kimseyi 
kendine düşman görürsün. 
bu zamanda, özellikle 
az dostun olsun. 
zaman ehliyle, 
uzaktan sohbet iyidir. 
gözünü aç! 
birgüün canından ayrılacaksın. 
hüdanın, 
esrar perdesinin arkasına gideceksin. 
aşk şarabı iç ki; 
nereden geldiğini bilmeyesin. 
sarhoş ve neş'eli ol ki, 
nereye gideceğini bilmeyesin. 
ben şarap içerim 
muhalifler soldan sağdan; 
"içme! 
şarap dinin düşmanıdır" derler. 
madem ki; 
şarabın din düşmanı olduğunu öğrendim, 
vallahi içerim, billahi içerim 
helaldir düşmanın kanını içmek. 
hayal sermayesi eksik olan 
her gönül çaresizdir. 
her gün; 
pişmanlığın ve acımanın 
kadreşidir, arakadaşıdır. 
endişelerden kurtulmuş, 
sevinçli bir gönülden başka 
dünyada ne varsa 
hepsi üzüntü sebebidir. 
 
allah benim yaradılış ruhumu yoğururken 
amelimin ne olacağını biliyordu. 
bana yakışmayan günahları, 
ben onun ilmi, onun rızası ile işliyorum. 
o halde kıyamet günü 
beni cehennemde yakmasının 
mantıklı sebebi acaba nedir? 
ömür geçtikten sonra 
acı olmuş, tatlı olmuş 
ne önemi var. 
can, dudağa geldiğinde 
nişapur'da olmuşsun, belh'te olmuşsun 
ne farkı var. 
muhabbet şarabı iç. 
çünkü; 
benden ve senden sonra ay, 
hilalden dolunaya, 
dolunaydan hilale 
inip çıkıp duracak. 
madem ki; 
cihanın bütün hallerinden haberdarsınız. 
ey gafiller! 
dünyanın işvesine aldanmayınız. 
ve aziz ömrünüzü 
heder etmeyiniz. 
haydi! vakit kaybetmeksizin 
muhabbet şarabı içiniz. 
muazzez arkadaşlarım. 
bana gıdaı şaraptan yapınız. 
bu kehribar gibi olan yüzümü, 
yakut gibi yapınız. 
öldüğüm zaman beni 
şarap ile yıkayınız. 
mümkünse tabutumun tahtasını 
asma ağacından yapınız. 
allah bize 
cennetinde şarap vaat etti. 
iş bu merkezde iken 
bu dünyada şarabı 
nasıl yasak eder, haram eder? 
birgün, sinir halinde bir arap, 
hamza'nın dişi devesine 
nişan almış ve vurmuş. 
bzim peygamberimiz şarabı 
o araba yasak etmiş. 
evvela; 
benim rızam olmaksızın 
dünyaya getirildim. 
hayatta; 
hayretimden başka birşeyim artmadı. 
sonra yine elimde olmadan 
bu dünyadan göçeceğim. 
gelmekten, kalmaktan, geçmekten 
maksat ne? 
hala anlamış değilim.
ÖMER HAYYAM 
alkolik hareket engellenemez 
