Ertuğrul Erdoğan

Hayatımda izlediğim en acayip toplantılardan biriydi. Başkan Yardımcıları yeni olduklarından kendilerini tanıtmaya çıkmışlar belli bir şey bildikleri yok. Yalçınkaya klasik hikayelerini sıraladı, Şube yöneticisi Cansever hava almaya çıkmış gibi tek kelime etmedi. Ertuğrul Hoca'nın NBA'i serbest piyasayı, iki yönlü kontratlı oyuncuları takip etmesi sevindirici oldu benim açımdan. Umarım başarılı olur böyle bir ortamda.
 
Dört yöneticili bir imza töreni cidden yakışmadı. Rahmetli Özhan Canaydın’ın eski açık tribün inşaatını kurdele ile kesmesinden beri gördüğüm ikinci trajikomik olay
 
Önümüzde ki sezon neler yapacak bilmiyorum ama gittiği yabancılar çok doğru isimler genelde.
Basında ismi ve dedikodusu çıkan isimler, potansiyelli ve gerçekten is yapacak hemen hemen herkesin olur dediği isimler.
Ekibi sanırım çok iyi çalışıyor.
Bu yüzden tebrik ediyorum kendisini...
 
Basketbol takımına koç yapılacak biri değil. Nevriye ile Taurasi ile de kıyaslamak yanlış, geldiğinde takıma hiç bir artı değer katmayacak birisi. Fenerbahçe'de çalışmış olması da kendi adına büyük bir dezavantaj olacak, her mağlubiyetten sonra Fenerbahçeli diye gündeme gelecek. Hoş sezonun yarısını görürse iyi.
 
Değil basketbol takımına koç yapmayı, yaylaya çoban bile yapılacak biri değil. Nevriye ile Taurasi ile de kıyaslamak yanlış, geldiğinde takıma hiç bir artı değer katmayacak birisi. Fenerbahçe'de çalışmış olması da kendi adına büyük bir dezavantaj olacak, her mağlubiyetten sonra Fenerbahçeli diye gündeme gelecek. Hoş sezonun yarısını görürse iyi.

Bu yorumlar neye dayanarak yapılan yorumlar..? Gayet aklı başında, efendi bir adama benziyor. İbb ile yaptıkları da bence koçluğu adına olumlu referans. Genel olarak yerli koçların seviyesini beğenmiyorum fakat Ertuğrul Erdoğan yerli koç piyasasında vasatın üstünde bir isim bence. Konuşulan isimler arasında en koça benzeyen isim de kendisiydi bence. Hakan Demir ya da Yağızer Uluğ mu gelseydi..? Ekrem Memnun iyi bir tercih olabilirdi ama ona da federasyonun izin vermediği konuşuluyor.

Bu leş yönetimin getirebileceği tavan koç budur, daha fazlasını beklememek lazım. Bir gün giderlerse o zaman farklı alternatifleri de konuşuruz.
 
Şimdiye kadar gittiği isimler bütçemize göre gayet iyi. Çoğu da belli bir potansiyel sahibi gelişime açık isimler. Webster, Hayes, Costello ve hatta Buva.

Ayrıca bir planının olduğu anlaşılıyor. Delici kısa (Webster), yönlendirici (Klobucar) ve son yılların moda tabiriyle 3&D (Thompson) gibi... Umarım yabancı transferlerinin en azından bir kısmı bu hafta içi resmiyet kazanır...
 
Fenerli oluşu falan ayrı bir konu, tartışılabilir istemeyenlere katılmasam da anlarım ama yaylaya çoban bile yapmak ne alaka yahu. Çok saygısızca ve saçma hiçbir mantık taşımadan bodoslama hakaret etmek oluyor bu. Adam senelerini basketbola vermiş, senelerce yardımcı koç olarak çalışmış. Tanjevic'in hastalığında takımı devralıp playofflarda şampiyonluk dahi yaşamış bir adama yaylada çoban bile yapmam ne kadar seviyesizce ve saçma bir yorum. İBB'de de iki senedir fena işler yapmıyor. Bütçesi ölçüsünde takımı ligde tutup 9-11 bandında bir yere taşıdı. Taraftarsız ve düşük bütçeli bir takım olmasına rağmen yaptı üstelik bunları.

Ayrıca son derece efendi düzgün karakterli bir koç profili çiziyor. En azından karakteri ile camiaya yakışan bir adam.
 
Hoca hakkinda cok fazla bilgim yok, sadece gecen yil 3-4 macini takip etmek mecburiyetinde kalmistim bahis olaylarindan dolayi, Bjk ile yaptiklari macta epey kulagini cinlatmistim Hocanin. 50 civarinda sayida kalmislardi. O an demistim ki yahu ya savunma yapin ya hucum. Sonra bir daha Hocanin takimlarindan uzak durmaya basladim =D

Saka bir yana, en zayif halkamiz Hocamiz! Tecrube basari neredeyse buyuk bir muamma.

Ama sonra aklima Erman Kunter geliyor ve Ertugrul Hocaya umut beslemeye basliyorum. Su yeryuzunde hangi Hoca Erman Kuntere rahmet okutabilir ki ? Umarim bu kisi Ertugrul Hoca olmaz!
 
Ertuğrul Hoca'nın FB'li olduğunu düşünmüyorum ben, zaten olsa da değişen bir durum olmaz çünkü Erman Kunter Beşiktaşlıydı. İyi bir profesyonel ama şu ana kadar oyuncu tercihlerindeki istikrar haricinde çok göze çarpan bir başarısına da rastlamadım. En azından Ozan Bulkaz kadar dikkat çekse yeterdi. En son genç bir oyuncunun sırtına yumruk atıp sonra özür dilediğini hatırlıyorum.

Galatasaray onun için önemli bir fırsat ve sınav olacak. Umarım bu kulübün hedefinin her zaman kazanmak olduğunun farkındadır. Kulübe yakışacak bir performans sergilerse taraftar her zaman arkasında durur. Ben diğer antrenörlere de şans verilmesi taraftarıyım, bu sezon Banvit'in yeni koçunun performansını da çok merak ediyorum mesela. Ertuğrul Hoca da elindeki kadroyu iyi kullanırsa sezon sonuna doğru taraftarın benimsemesi ve kenar desteğiyle iyi bir sezon geçiririz inşallah.
 
Sarı-kırmızılı ekibin yeni başantrenörü Ertuğrul Erdoğan’ın A Milli Takım’daki yardımcı antrenörlük görevine devam etmeyeceğini aktaran Ömer Yalçınkaya, “Ertuğrul hoca bu işi Türk basketbolu adına gönüllü yapıyordu. Herhangi bir profesyonel tarafı yoktu. Milli takımda çok değerli basketbol adamları var. Ertuğrul hoca şu anda tamamen Galatasaray’a odaklanmış durumda. Milli takımımıza dışarıdan her türlü desteği verecektir ama Ertuğrul hoca yaz döneminde bizimle olacak.” diye konuştu.

Ertuğrul Hoca, Milli takım ile devam etmeyecek ve ve sadece takımımizla ilgilenecek.
Sevindim bu habere...
 
ÖZEL | Başantrenörümüz Ertuğrul Erdoğan, birçok konuda sitemize özel açıklamalarda bulundu. ''Bu seneden itibaren biz yeniden şampiyonluğu hedefleyen bir takım yaratmanın peşinde koşuyoruz.''


Galatasaray Erkek Basketbol Takımı'nın düzenlediği medya gününde başantrenörümüz Ertuğrul Erdoğan, birçok konuda sitemize özel açıklamalarda bulundu. Takımda bir kolej havası olduğunu belirten Ertuğrul Erdoğan, yeniden şampiyonluğu hedefleyen bir takım yaratmanın peşinde olduklarını da belirtti. Başantrenörümüz Ertuğrul Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde...

Çalkantılı bir sürecin ardından Galatasaray'a imza attınız. O süreci biraz anlatabilir misiniz ayrıca bir de bu soruya ek olarak başka bir antrenörle size Arena'da aynı gün, aynı saate randevu verildiği ve sizinde karşılaştığınız söyleniyordu bu iddialarını sormak istiyorum doğru muydu?
Sondan başlayayım bu iddialarla ilgili bir şey söylemenin çok bir anlamı yok bu aşamada. Sonuçta bu yaşandı veya yaşanmadı bence çok da önemli bir şey değil, çok büyütülecek bir şey de değil. Diğer soruya geçecek olursak süreç benim açımdan çok basit oldu. Böyle büyük bir kulüpten, camiadan bana yapılan bir teklif. Çok da değerli, onurlu bir görev Galatasaray başantrenörlüğü. Dolayısıyla zorluk derecesini bilerek ben kabul ettim. Elbette her işin zorlukları var. Burası biraz daha zor onu da biliyorum ama bu bir sinerji meselesi, ekip çalışması. Tek başıma benim de yapacağım bir şey de değil. Dolayısıyla oyuncular, idari ekip, teknik ekip, sağlık ekibi, yönetim ve en önemli parça da taraftar herkes bir arada. Takım da böyle oluyor zaten herkes bir arada olduğu zaman. Dolayısıyla bütün bunları da alt alta koyduğunuz zaman ben çok umut ve heyecanla başladım bu işe. Ümit ederim böyle devam eder.

Sezon öncesi kamp yeri ilk olarak Bormio olarak açıklanmıştı ancak sonrasında bu Bolu olarak değişti. Bu değişme sizin kamp programınızı nasıl etkiledi?
Benim teklifimle oldu bu değişme. O günkü koşullarda Bormio kampına harcama yapmanın bir mantığı olmadığını düşündüm. Tofaş kulübü de buna benzer bir değişiklik yaptı. Bu çok doğal da bir şey, ülkenin içinde bulunduğu şartları değerlendirirsek. Önemli olan zaten takımla bir haftayı beraber geçirmekti. Yönetime de teşekkür ediyorum. Bolu kampını çok da iyi geçirdiğimizi düşünüyorum. Dolayısıyla bu aslında Galatasaray'ın içinde bulunduğu koşullar değil, ülkenin içinde bulunduğu koşullardı. Yoksa Bormio kampı yapılabilirdi yönetim zaten bana bu yetkiyi ve gücü de vermişti. Benim açıkcası içim el vermedi. Dolayısıyla biz kampı Bolu'ya çektik. Demin de söylediğim gibi bu çok da doğal. Tofaş da böyle yaptı.

Sezon öncesi 9 hazırlık maçında 6 galibiyet 3 mağlubiyet aldık. Televizyonda yayınlanan, taraftarın izleyebildiği yalnızca 2 maç vardı Unics Kazan ve Hapoel maçları. Bu maçlarda da taraftar takımı beğenmişti. Siz hazırlık maçlarında takımı nasıl buldunuz yani istediğiniz seviyede mi takım şu anda?
İstediğimiz seviyede değil tabii ki. BGL takımımızda oynayan 2 genç oyuncumuzu dışarıda tutarsak bizim 13 kişilik bir kadromuz var. Göksenin ve Ege dışında bu 13 oyuncunun 11'i yeni transfer. Birbirini çok da tanımayan oyuncular. Aaron Harrison'ın transferi biz çalışmalara başladıktan 4 hafta sonra gerçekleşti. 3 tane milli takım oyuncumuz geri döndü. Dolayısıyla bu süreç bizim açımızdan biraz patinaj yapan bir süreç oldu çünkü sistemi tekrar tekrar yeni gelen oyuncularla baştan başladık. Fakat genel olarak ben takımın havasından ve enerjisinden çok memnunum. Haziran ayında konuşsak belki bir kaç pozisyon için şöyle bir transfer yapabiliriz diyebilirdim ama Temmuz'un sonunda başlandığını düşünürsek transfere çok da sağlıklı bir kadro oluşturduğumuzu düşünüyorum. Eksiklerimizin, zayıf noktalarımızın olduğunu elbette biliyorum ama enerjimizle, takım havamızla bunu kapatacağımızı düşünüyorum

Hazırlık maçlarına baktığımızda bir savunma sorunu var gibi çünkü oynanan 9 maçta en az sayı yediğimiz maç Unics Kazan maçıydı. O maçta da 75 sayı yedik. Siz bir savunma sorunu yaşadığımızı düşünüyor musun?
Aslında diğer hazırlık maçlarına bakarsanız herkesin aşağı, yukarı yediği sayılar bu civarda. Bunun temel sebebi nedir; savunmada bir sorun olması değil, sistemin tam oturmaması. Sistem oturmadığı için de her şey sorun gibi gözüküyor. Unutulmaması gereken diğer önemli konuda Avrupa Basketbolu'nu hiç oynamamış iki tane oyuncu 27-28 dakika ortalama ile sahada yer alıyor. Yani bu ne demek 3 saniye kuralının varolduğunu zanneden iki oyuncumuz var savunmada. Dolayısıyla onların adaptasyonuyla alakalı ciddi bir çalışma yapılıyor, anlatıyoruz ama kas hafızası diye bir şey var, refleks haline gelmiş bir durum var. Bu refleksler maç içinde ortaya çıkıyor. Yardıma gelmesi gereken yerde yardıma gelmeyen bir oyuncu olunca tabii ki savunma derinliği kayboluyor. 75 sayının üstünün yediğimiz maçlar elbette oldu ama bizim hedefimiz takım olarak 70 ve 70'in altında tutabilmek rakipleri. Bu bir Euroleague hedefi aslında ama şöyle geçmiş yıllara bakarsanız 90 sayıların atıldığı çok maç var Euroleague'de. Artık basketbolda çünkü tempo çok arttı, şut seçimleri eskiye oranla çok değişti, oyuncuların özgürlükleri biraz daha arttı. Dolayısıyla sayının yukarıya çıkması çok normal.

Yepyeni bir takım kuruldu. Takımın birbiriyle kimyası, uyumu hakkında neler söyleyeceksiniz?
Takım içinde çok ciddi bir takım arkadaşlığı oluştu. Buna çok seviniyorum. Ciddi bir kolej havası var. 2 tane 30 yaş üstünde oyuncumuz var. Gerisi birbirini çok anlayan, aynı jenerasyon diyebileceğimiz oyuncular. Zevkleri, teknolojiden aldıkları keyifler, takip ettikleri Twitter hesapları, bloglar bile neredeyse aynı. Dolayısıyla bu anlamda sahaya yansıyacağını düşündüğümüz bir sinerji var. İyi anlaştığını düşünüyorum çocukların yerlisi, yabancısı. O yüzden ben çok memnunum. Tabi bunlar sonuca yansımadığı sürece sadece romantik söylemler olarak kalır. Bizim için en önemli şey ilk günden itibaren sonuca giden bir takım yaratmak. Bu da çok kolay değil, bizim ciddi bir zamana ihtiyacımız var. Çünkü hakikaten sadece saha içinde değil, saha dışında da yeni bir yapılanmanın peşinde koşuyoruz. Birçok yapılanma ile uğraşıyoruz. Bu sene hem başarıyı kovalarken hem de bir sonraki sene için çok ciddi bir yatırım yaptığımızı düşünüyorum hem kadro olarak, hem teknik ekip olarak, hem idari ekip olarak. Dolayısıyla bizim bunu çok iyi anlatabilmemiz lazım taraftarımıza. Şu anda bu seneden itibaren biz yeniden şampiyonluğu hedefleyen bir takım yaratmanın peşinde koşuyoruz. Hedefimiz yani küçük değil. Herkes bana ''playoffa kalır mıyız, kalmaz mıyız'' diye soruyor. Playoffa kalmak Galatasaray takımının hedefi olmamalı zaten. Bir kere camia olarak ikinci olmanın başarı sayılmadığı bir camiadayız, büyük camialar böyledir. Ancak tabi gerçekleri de bilmek lazım şampiyonluğa giden yolda hazırlığın, planlamanın doğru olması lazım. Hele hele mütevazi bütçelerle yapıyorsanız planlamanın daha da önemli olduğunu herkesin anlaması lazım dolayısıyla ben takımın şu anki durumundan çok memnum.

Aslında siz biraz değindiniz ama yine de sormak istiyorum. Geçen sezona iki kulvarda da şampiyonluk hedefiyle başlayan Galatasaray, ligde ve Avrupada başarısız bir sezon geçirdi. Uzun yıllar sonra playoffa giremeyen bir takım vardı. Bu sezona bakarsak taraftar çok heyecanlı kurulan takımdan dolayı. Sizin yeni sezonda ligde ve avrupada hedefleriniz neler?
Bugün Obradovic'e sorsanız şampiyonluk garanti diyemez. Şampiyonluk garanti eden antrenör varsa bence hemen imzalanması gereken tek antrenördür. Hiçbir antrenör, oyuncu şampiyonluğu garantileyemez. Şampiyonluğa oynamayı, onun için mücadele etmeyi herkes garanti edebilir. Dolasıyla şampiyonluk iddiası ortaya koymak için önce sahada oynanan basketbolu hep beraber görmek lazım. Şu anda 9 maçla, 6 haftayla tanımadığınız bir takım, görmediğiniz bir yapı üzerine şampiyonluk sözü vermek benim nezdimde tamamen bir hayal tacirliği. Dolayısıyla bizim gerçekci olmamız lazım. Galatasaray takımının bu sezonki en büyük hedefi taraftarıyla sinerji yakalamış, bir barışı sağlamış ve oynadığı 40 dakikanın hakkını veren, giydiği formanın hakkını sonuna kadar vermek için yerden yere atlayan, mücadele eden, kazanmak için her şeyini ortaya koyan bir takım yaratmak. Ben bunun sözünü verdim ve bunun da arkasındayım. Bizim hedefimiz oynadığımız her maçı kazanmak. Bu nereye gidecek bekleyip, göreceğiz. Rakiplerimizin de büyükçe bir bölümünün kadrolarının yaklaşık 2 hatta 3 yıldır birlikte olduğunu unutmamak lazım. Bizim böyle bir atmosferi, böyle bir kadroyu, böyle bir iskeleti yaratmamız lazım. Planlamadan bahsederken bunu anlatmaya çalıştım. Şampiyonluğa giden mütevazi bütçelerle bir planlama gerektirir. Yaptığımız transferlere şöyle bir bakılırsa hepsi bir planlamadır yani tesadüfen yapılmış transferler değildir. Ben buraya gelmeden önce de zaten gideceğim takımla ilgili yaptığım bir çalışmanın sonucudur bu. Dolayısıyla bu planlama şu anda Galatasaray'da var. Ümit ediyorum şansımızın da yardımıyla bu hedefler kısa sürede gerçekleşir.

Biraz dedikodu sorusu olacak ama Tai Webster için Almanya'da bazı isimler antrenmanlarda biraz tembel olduğunu söylediler. Siz Webster'i antrenmanlarda nasıl buldunuz?
Valla ben Ayberk Olmaz'ı İBB'ye aldığımda da bana Ayberk Olmaz'dan oyuncu olmaz demişlerdi. Dolayısıyla ben şuna çok inanıyorum eğer antrenör ve ekibi sahada çalışmıyorsa oyuncu çalışmaz, eğer antrenör çalışmayan oyuncuya müsade ediyorsa oyuncu çalışmaz, eğer antrenör takımın havasını bozan oyuncuya müsade ederse o hava bozulur. Dolayısıyla Webster'in burada çalışmaktan başka şansı yok ve Tai Webster'in buradaki görevi takımın liderliği. Liderlik saha içinde kirli işleri yapmaktan geçiyor benim basketbolumda. Yani savunma da yapacak, hücumda akıllı da oynayacak ve herkes bir çalışırken, Tai Webster iki çalışacak. Ben bu dedikodunun nereden çıktığını bilmiyorum ama Gordon Herbert benim çok bildiğim, saygı duyduğum, çok tecrübeli bir antrenör. Buna müsade edeceğini sanmıyorum ama oynanan basketbol bizden farklı. Frankurt takımının oynadığı basketbol daha Amerikan basketbolu. Run and run dediğimiz açık sahada atılan atışların çok dikkate alınmadığı, boş olan oyuncunun kullandığı atışlar. Bu basketbolu oynuyorlar belki oradan bir algı var bilmiyorum ama Webster çok değerli bir oyuncu. Umut ediyorum uzun süre bizde kalır çünkü potansiyeli yüksek bir oyuncu. Elbette eksikleri var ama 23 yaşında olduğunu da unutmamak lazım. 23 yaş çok erken bir yaş bir takımın liderliğini almak için dolasıyla ciddi desteği hakeden bir oyuncu.

Marko Arapovic ile 2+8 aylık bir sözleşme imzalandı. Arapovic'in opsiyonu kullanılacak mı?
Arapovic'ten şu an için ben çok memnunum. Arapovic benim ve kulüp açısından bir projedir. Yaklaşık 15-16 aydır sahada yer alamamış bir oyuncu. Yavaş yavaş onu basketbola kazandıracağız. Seneye de umut ediyorum bizim önemli oyuncularımızdan biri olacak. Önemli riskleri taşıyan bir transferdi bizim açımızdan ama bu risk finansal risk değildi, sakatlık riskiydi. Marko büyük bir risk aldı kendi adına çünkü bizden aldığı kontrat aslında Marko'nun gerçek değerini yansıtan bir kontrat değil. Bize mali açıdan bir yük getiren bir kontrat da değil. Bizim öne sürdüğümüz her şartı Marko ve menajeri kabul etti. Dolayısıyla yük Marko'nun sırtında. Koç olarak ben çok memnunum. Dolayısıyla sene sonuna kadar hatta önümüzdeki sene de Marko Arapovic'i burada görmeyi ben çok arzu ediyorum. Kontratı da zaten bu şekilde. Bu sene Marko'yu mümkün olduğunca efektif kullanıp, sağlıklı bir sene geçirmesini sağlayıp, sene sonuna doğru Türkiye Ligi'nde de kullanmak istiyoruz. Bunlar fiziksel gelişimine bağlı. Psikolojik gelişimine de bağlı çünkü psikolojik olarak da büyük sıkıntısı var. İstediği hareketleri arzu ettiği gibi yapamıyor bu zaman gerektiren bir şey. Dolasıyla Marko bizim için çok farklı bir transfer bunu böyle görmek lazım. Şu da unutulmasın çok değil 2 sene önce Marko'yu piyasada herhangi bir takım istese çok ciddi bir maliyetle alabileceği bir oyuncuydu. Biz Marko'yu yeniden o noktaya getirmeyi hedefliyoruz, Marko'nun hedefi de o. Umut ediyorum Galatasaray da Marko da önemli bir yıl kazanacak.

Geçen sezon Galatasaray'da ciddi ödeme sıkıntıları yaşandı. Takım halinde antrenmana bile çıkılmadığı günler oldu. Bu sezon böyle bir sıkıntının yaşanmaması için yönetimle görüşmeniz oldu mu?
Sayın Başkan bu sezon özellikle basketbola kendisinin çok dikkat edeceğini bana söyledi. Ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dönemdeyiz. Bu Galatasaray'ın sorunu değil, ülkenin sorunu. Bugün tahmin ediyorum 2 veya 3 kulüp dışında bu sezon sorunu olmayacak kulüp yok. Elbette biz hep beraber başta sayın başkan ve yönetim olmak üzere ödemelerin düzenli yapılması yönünde gayret gösteriyoruz ki şu ana kadar da işler gayet yolunda gidiyor. Maliyeti düşük bir takım elbette yönetimin de elini rahatlatıyor. Fakat tekrar ediyorum bugün Türkiye'de sorun yaşamayacak takım yok gibi bu şartlar altında. Ben şuna üzülüyorum bu sorun sadece Galatasaray'ın sorunu gibi lanse ediliyor ama şunu da anlayabiliyorum bu kadar geniş kitlelere hitap eden bir kulüp elbette mercek altında olacak ve tek sorun buradaymış gibi görülecek ama geçen sene benim çalıştığım kulüpte de çeşitli mali sorunlar, ödeme sorunları yaşandı. Bir başka takımda da yaşandı, ödemelerden dolayı kapanan takımlar oldu. Dolasıyla şundan çok rahatsızlık duyuyorum sanki mali problem Galatasaray'ın kronik ve vazgeçilmez problemiymiş gibi lanse ediliyor ama işin özüne bakacak olursak Türkiye'de son 5 yıldır mali problem yaşamayan çok az kulüp var. Olayı biraz böyle değerlendirmek lazım.

Son olarak Galatasaray taraftarına mesajınız nedir?
Benim onlardan tek bir ricam var taraftarın elbette her türlü eleştiri hakkı var ancak bana göre şöyle bir hakkı yok ''Takım galip gelsin, tribüne öyle gelelim'' deme yok. Ben Galatasaray taraftarının basketboldan çok iyi anladığını bu süreçte çok iyi gördüm bana gelen mesajlardan. Taraftarımızın bence hemen ve acilen bizi sahiplenmesi lazım çünkü galibiyette onların rolü çok önemli, onların enerjisi çok önemli. Bu kadar genç bir kadro varken arkalarında bir gücün olduğunu hissetmeleri çok önemli. Dolasıyla benim onlardan ricam bizim galip gelmemizi beklemesinler, bizim galibiyetlerimizde ana faktör olmaya gayret etsinler.

FCN BLOG
 
Hocanın söylemleri, olaylara yaklaşımları çok hoşuma gidiyor. Umarım başarılı olur ve Galatasaray basketbolu kendisinin önderliğinde hakettiği yerlere gelir.
 
Hoca son 2 maçtır ne yapmaya çalışıyor ben anlamış değilim. Gereksiz yerde, gereksiz zamanda yapılan rotasyonlar, maça tecavüz eden Klobucar'ı maç boyu sahada tutmalar, Caner gibi oyuncuları rotasyon adına uzun sürede tutmalar... Oyuncu kazanmaya çalışıyorsa yanlış yerde kazanıyor. Çünkü böyle kritik maçlarda oyuncu kazanamazsın maçı kaybedersin. Bu kadar basit. Klobucar tercihine de ben bir şey diyemiyorum artık.
 
Harrison devre dışı kalınca ve maç içinde Can ve Erolcan ikilisinin 0 , Göksenin ve Klobucar ikilisinden 0'a yakın katkı görünce onunda eli kolu bağlandı.4. ve 5 . periyot sonunda Klobucar'nın yerine koyacağı dış oyuncu bulamadı takımda.O sıra kimi alsa takıma birşey katmayacaktı.Bu maç için kendisine fazla kızamıyorum çünkü Hayes-Arapovic-Webster dışında güvenebileceği hiç bir el yoktu.

Yinede Harrison düzelince Klobucar'ı ligde dışarı alabilir.En azından Bahçeşehir Üni. maçında bunu yapmalı.
 

Üst