Cumhurbaşkanlığı Kupası | Galatasaray: 71 - Fenerbahce: 55

Re: Galatasaray: 71 - Fenerbahce: 55

Yenilmez Armada'nın geri dönüşünü görmek için salonlardaydık.. Dişi Aslanlarımız, teknik heyetimiz ve tabii ki o muhteşem taraftarımız harikaydı...

Sabah büyük bir heyecanla formamızı giyip düştük yollara... Taraftar olarak elimizden geleni yaptık ve bize yakışan o "efendi" duruşumuzu fenerlilere bir kez daha gösterdik.. Dişi Aslanlar için inanılmaz bir kadro kurulmuş durumda, İstanbulda ki taraftarlarımız malesef çok yanlız bırakıyor takımı lütfen bu takımı yanlız bırakmayın! Gerçekten yanlız bırakılacak, sadece 50-60 kişinin destekleyeceği bir takım değil.. Bunu oyun ve skorla da gösterdik..

Birde tebrik etmemiz gereken bir şey var.. Maçtan önce fenerbahçeli taraftarların açtığı pankart için.. Alpaslan Dikmen'in fotoğrafının bulunduğu bir pankarta "Başınız Sağolsun" yazıp "Alpaslan ölmedi kalbimizde yaşıyor!" tezahüratı yaptılar, bunu maçtan önce daha salona girmeden de yaptılar.. Bunun için teşekkür ediyoruz ancak devre arasında ve nadir de olsa bazı bölümlerde bize edilen küfürleri anlayamadım. Hem bizim acımızı paylaşıp hemde sövmek biraz garip oluyor ama biz ilk baştada dediğim gibi o "efendi" duruşumuzu bozmayıp onlara karşılık vermediğimiz için onlarda fazla uzatmadı keşke onlar olmasaydı ama yinede teşekkürlerimizi sunarız, sağolsunlar... Ayrıca taraftarlığın ne olduğunu yavaş yavaş anlıyoruz galiba.. Ama bunun için illa birilerinin ölmesi mi gerekiyordu?

Son olarakta öz eleştiri yapalım, maçtan saatler önce Kızılay Meydanın da toplanıp rakibe küfürler edilmiş ve otobüs taşlanmış.. Bu olmamalı işte, sen takımını destekle o küfürler ve taşlamalar niye? İnşallah bizde gereken hassasiyeti gösterir ve küfürsüz maç öncesi, maç anı ve maç sonu dilerim..

Bize yaşattıkları bu tarifsiz duygu için, Teşekkürler Dişi Aslanlarımız...
 
Re: Galatasaray: 71 - Fenerbahce: 55

İlk sözüm teşekkürler Fenerbahçe taraftarı!
Açtığınız pankart için, Alpaslan abiye yaptığınız tezahürat için!

İkinci sözümde bir daha inşallah otobüs taşlamak gibi bir gaflete düşmez bazı kendini bilmezler!

Hayatımdaki en güzel 1.5 gününü yaşadım, trende 100 e yakın arma sevdalısı coşkuyla ankaraya aktık, otobüsler ve arabalarla gidenler ise cabası!

Yolculuk bana trenin neden icat edildiğini sorgulattı, ama sonra irkilip kendime geldim yaşasın toplu taşımacılık, kazasız seyahat:)

Ankara'da her yer yürüme mesafesi, ama 10 dakika değil, 10 dakika diye saatlerce yürüdük ankarada, intikamımız acı olacak ankaralılardan, samiyenden a.şahenk 10 dakika, haydi yürüyün :)

Şaka bir yana teşekkürler ankaralı aslanlar, ev sahipliğiniz kusursuzdu, saolun varolun!

Karanfil sokakta toplandık, 1000 civarı insan vardık, coşkuyla salona yürüdük, salona vardığımızda, sadece 3-5 fb li görmek beni mutlu etti, anladım kupayı alacağımızı, biz inanmıştık, onlar ise önemsememişti, turkbasket yazarının dediği gibi skor 1-0 olmuştu :)

Tribünlerde bayaa bir fazlaydık, vede daha organizeydi, sırf getirdiğimiz pankartlar bile, fenerli dostların sayısını geçerdi!
Bu sinerji bu forumda Arda Öztürk tarafından yaratıldı, kartopu gibi büyüdü ve ogün salona ve sahaya bizim hakim olmamızı sağladı, SAOL ARDA ÖZTÜRK!!!!

Maça gelecek olursak, geçen sene feneri yenmeye çalışan, ve arada yenen bir Galatasaray vardı sahada, ama o gün Galatasaray'a karşılık vermeye çalışan vede veremeyen bir fener takımı vardı sahada, ve rollerin değiştiğini anladım, Işıl'ında dediği gibi YENİLMEZ ARMADA GERİ DÖNDÜ!

VE MAÇI 2-0 KAZANDIK!

Işıl demişken öyle hemen kesmek olmaz, IŞIL sen bizim gururumuzsun, sen taraftarın bir parçasısın, seni okadar çok seviyoruzki tarifsiz bir sevda diyebiliriz!

Hep böyle kal Işıl! Metin gibi Alpaslan abi gibi sende sevenlerini birkez üz(allah sana uzun ömürler versin)!!!

Maç bitiminde Tuğbanın galibiyeti Alpaslan abiye armağan etmesi ayrı bir gurur vesilesiydi, teşekkürler Tuğba!

Yüzlerce insanla tanıştım, konuştum, kupa aldık, farklı yendik, tribünde fazlaydık, tren seyahati nedir onu anladık, daha nice mutlu anlar yaşadık ama aklımda kalan en güzel an! uni-febin alpaslan abinin pankartını açtığı andı sarılmak istedim onlara, her şeyden önce ölüm varmış, kupadan bile öte!!!!

Aklımda kalanlar bunlar, birde Oğuzhan abi meselesi var oda yarına kalsın:)

ALPASLAN ABİ SİZİNLE GURUR DUYUYOR, ALPASLAN ABİ BİZİMLE GURUR DUYUYOR!!!

Seneye inşallah yine ezeli rakibimizle biz oynarız, ve yine inşallah kazasız belasız ama Galatasaray'ın galibiyetiyle biter!

Herkese sevgiler
 
Re: Galatasaray: 71 - Fenerbahce: 55

Şimdi biraz tarif etmek istiyorum ama inanın bunu hangi kelimelerle yapacağımı bilemiyorum, nasıl anlatayım şimdi haydarpaşayı inlettiğimizi yemek vagonunda yaptığımız tezahüratları ve insanların bize hayretle bakışlarını bu adamların işi gücü yokmu basket maçına gidiyorlar bu kadar kalabalık hemde bayan basket hayret :) . Sonra Ankara karanfilde yaptığımız kahvaltıda var simit ve çay acaba hayatımızın başka bi anında bukadar lezzetli gelecekmi bundan pek emin değilim. Karanfilden 1000 kişi ile salona yürüyüşümüz tabiki tezahüratlarla. Çok yorulduk çok sıkıntı çektik çok emek harcadık ama şunuda gördükkü bu kızlar emeğin en büyüğünü desteğin en büyüğünü hakediyorlar Işılın Kupayı alıp bize getirmesini unutamam hiç bir zaman Işıl Alben sen bu taraftarın gönlünde en yüksek mertebeye Metin Oktayların Hakan Şükürlerin Karıncaezmezlerin yanına şimdiden yerleştin helal olsun sana. Atahan Dikmen sanada çok teşekkür ederim kardeşim onca yaşadıklarına rağmen Baban sevgili Alpaslan abimiz ne yaparsa sende onu yaptın senide aramızda görmek beni inanılmaz mutlu etti. Sedat abide bizi trende yalnız bırakmadı gerçi 2 buçuk gibi yataklıya kaçtı ama :) :) :) sağol abicim bizimle beraber oılduğun için.
Assolistler sona saklanırmış teşekkürün büyüğü Danış Karakaş abiye bizi trene bindirene kadar rahat etmedi ev sahipliği nasıl yapılırsa eksiksiz yaptı hakkını helal et Danış abi çok teşekkür ederiz sanada.
Tribünde nasıl ezdiğimizi anlatmayı gerekli bile görmüyorum o derece :) .

Birde küçük bi eleştiri yada eleştiri demeyimde bi üzüntü benimkisi: Ankaraya gelmeden önce çok güzel bi gsbasket tribünü yaparız diye düşünmüştüm ama farklı farklı yerlerde izlendi maç. Öncesinde oluşturduğumuz sinerjiyi salonda gösteremedik ne yazıkki, halbuki o kalabalığın orada toplanmasında bizim emeğimiz hiçde göz ardı edilemez büyüklükteydi.
 
Kızlar bu kupayı sonuna kadar hak ettiler.Daha nice kupalar toplayacağız inşallah.Ayrıca Augustus'un ve Mc Williams'ın ve Mariana Kress'in performansları daha ilk maçtan böyleyse diğer maçları düşünemiyorum :)
 
Mustafa Kaya' Alıntı:
Hãla okuldaki Fenerli arkadaşlarımla dalga geçyorum :)

geç renkdaş geç.Sonuna kadar hakkımızdır.Gerçi bazı fb liler kendileri kazandığı zaman hava atarlar ama kaybettikleri zaman bayan basketbolunu önemsemiyomuş ayağına yatarlar
 
Işıl Alben görmesin bu yazıyı, siteyi başlarına yıkar...

Şaka bir yana bu ne ciddiyetsizlik, ya haberi doğru düzgün ver ya da hiç verme!
 
Mail atın arkadaşlar düzelttirelim bu olayı.


Bu arada 20 saatte 1000 km yol yaptım ancak şu organizasyonda bi kare resmim yok sinir oldum ya :)
 
Kaç yıl olmuş bilmiyorum, yine Ankara'da, yine Cumhurbaşkanlığı kupası yine Fenerbahçe'ye karşı ama bu sefer erkek basketbol maçı için gitmiştim. Gidiş, maç ( müthiş bir geri dönüş), tribünler 11 Ekim'e göre farklıydı.

Geçen yılların getirdikleri mi bilmiyorum ama bu kadar duygulanmamıştım. Belki geçen yıl kendimi aşarak gittiğim maç sayısı, belki o kah ekrana kilitleyen kah tribünde zıplatan play off serisi.... Son anda gidince maç Caferağa'da üzüldüm, kaçan ilk şampiyonluk değildi, pisi pisine verilmiş ilk maç değildi ama o eşsiz mücadelenin taçlanması gerekiyordu. İşte geçen yılın tüm hırsıyla 11 Ekim'i bekledim.

Beklentide kupa değildi, yalnızca bir önceki yılki mücadeleyi görsem yeterdi.

Benim için tüm maçlarda ilk dakikalar önemlidir; takımın isteğini, arzusunu görürsem daha emin olurum öbür türlü, sıkıntı basar, sigaralar arka arkaya yanar ( Salonda da yanar en azından koridorda).

Cumartesi ilk savunmada anladım bizim ne kadar istediğimizi. Ne yazık ki bağırmaktan, koridorda tribünü konuşmaktan özellikle 3. periyodun ilk yarısını kaçırdım. Aslında işin bittiği dakikalarmış bunu tekrarını seyredince anladım.

Şu var... Hani bu kadar gidişiyle- maçıyla- gelişiyle- sonrasıyla konuşulması yazılması garip geliyordur belki. İlk kez yenmiyoruz Fenerbahçe'yi, ilk kezde kazanmıyoruz kupayı ama bu durumun özelliğini anlatacak kelimede yok. Yok işte...

Kupayı Işıl'ın kaldırmasını isterdim, öyle bekledim hatta kupa Dedehayır'ın oraya gelince " yok artık kupayı yönetici mi alacak " dedim. İtiraf edeyim kaptanlık konusunu kaçırmıştım ama keşke seçim başka olsaymış. Kriterler umarım bir sonraki yıl yeniden ortaya konur.

Evet yazayım yazmazsam olmaz takımın önce protokole gitmesinide o an anlayamadım. Elbette Dedehayır'ın emeği, maddi, manevi katkıları ayrıdır ama yinede insan ilk kucaklaşmanın tribünle olmasını bekliyor ( Taraftar çemkirmesi)

Bundan sonrasıda önemli. Umarım hem yönetim hem tribün bir maçta bırakmaz desteği. Bilmeli bu takım başka bir takım, Ankara'ya gidemeyenler üzüldü ama Ayhan Şahenk var. Bir mani olmazsa ben hep orada olacağım maçı 40 sayı farkla kazanacağımızı bilsem bile...

Bir kere daha tüm takıma ve tüm yönetime ve tüm taraftara teşekkürler.

Aslan payı sahanın ama omuz omuza olunca herşeyin keyfi başka oluyor...
 
Misafir' Alıntı:
Kaç yıl olmuş bilmiyorum, yine Ankara'da, yine Cumhurbaşkanlığı kupası yine Fenerbahçe'ye karşı ama bu sefer erkek basketbol maçı için gitmiştim. Gidiş, maç ( müthiş bir geri dönüş), tribünler 11 Ekim'e göre farklıydı.

Geçen yılların getirdikleri mi bilmiyorum ama bu kadar duygulanmamıştım. Belki geçen yıl kendimi aşarak gittiğim maç sayısı, belki o kah ekrana kilitleyen kah tribünde zıplatan play off serisi.... Son anda gidince maç Caferağa'da üzüldüm, kaçan ilk şampiyonluk değildi, pisi pisine verilmiş ilk maç değildi ama o eşsiz mücadelenin taçlanması gerekiyordu. İşte geçen yılın tüm hırsıyla 11 Ekim'i bekledim.

Beklentide kupa değildi, yalnızca bir önceki yılki mücadeleyi görsem yeterdi.

Benim için tüm maçlarda ilk dakikalar önemlidir; takımın isteğini, arzusunu görürsem daha emin olurum öbür türlü, sıkıntı basar, sigaralar arka arkaya yanar ( Salonda da yanar en azından koridorda).

Cumartesi ilk savunmada anladım bizim ne kadar istediğimizi. Ne yazık ki bağırmaktan, koridorda tribünü konuşmaktan özellikle 3. periyodun ilk yarısını kaçırdım. Aslında işin bittiği dakikalarmış bunu tekrarını seyredince anladım.

Şu var... Hani bu kadar gidişiyle- maçıyla- gelişiyle- sonrasıyla konuşulması yazılması garip geliyordur belki. İlk kez yenmiyoruz Fenerbahçe'yi, ilk kezde kazanmıyoruz kupayı ama bu durumun özelliğini anlatacak kelimede yok. Yok işte...

Kupayı Işıl'ın kaldırmasını isterdim, öyle bekledim hatta kupa Dedehayır'ın oraya gelince " yok artık kupayı yönetici mi alacak " dedim. İtiraf edeyim kaptanlık konusunu kaçırmıştım ama keşke seçim başka olsaymış. Kriterler umarım bir sonraki yıl yeniden ortaya konur.

Evet yazayım yazmazsam olmaz takımın önce protokole gitmesinide o an anlayamadım. Elbette Dedehayır'ın emeği, maddi, manevi katkıları ayrıdır ama yinede insan ilk kucaklaşmanın tribünle olmasını bekliyor ( Taraftar çemkirmesi)

Bundan sonrasıda önemli. Umarım hem yönetim hem tribün bir maçta bırakmaz desteği. Bilmeli bu takım başka bir takım, Ankara'ya gidemeyenler üzüldü ama Ayhan Şahenk var. Bir mani olmazsa ben hep orada olacağım maçı 40 sayı farkla kazanacağımızı bilsem bile...

Bir kere daha tüm takıma ve tüm yönetime ve tüm taraftara teşekkürler.

Aslan payı sahanın ama omuz omuza olunca herşeyin keyfi başka oluyor...
İsminizi öğrenmek isterim ,bizim dönemdensiniz galiba
 

Üst